Her başlangıcın bir bitişi, her mutluluğun bir sonu, her bakışın bir varış noktası, her dokunuşun bir anısı, her sözünse bir sahibi vardır. Kimi söz can yakar kimi de huzurla doldurur içini. Bir bakış bile yeter bazen huzuru içinde hissetmek için. Bir dokunuşu ile mutluluğu zirvelerde yaşarsın. Bir tebessümü yeter içindeki kelebekleri harekete geçirmeye...
Bazen bakışlarında bir şey ararsın, bir sevgi kırıntısı, belki bir merak. Ya da gözlerinde bir gülüş... Ne aradığını bilmeden o şeyi aramak... Ne demek bu? Ne anlama gelir bakışların? O gizi çözmek için yıllarımı versem yine çözemem seni ve içindeki yangını. Neyin dumanı bu. Yangın olmayan yerden duman çıkmaz. Senin ateşin kime yanar? Kim için durmak bilmeksizin tüter bu dumanın?
Ben değilsem o ateşin sebebi, Kimse olmasın. Söndür yangınını, yoksa yakarsın ruhumu ateşinle. Acı çekmemi bu denli mi istiyorsun? Ruhumu koydum ortaya, her gece senin düşün rüyalarımda. Artık görmek istemiyorum seni her gece. Acı veriyor, kanatıyor ruhumu seni görmek. Son ver artık buna, dayanamıyorum anla. Sensiz olmayan hayat senle de olmuyor artık. İçimde kanayan yaralarım parçalanıyor. Ölüyorum ben... seninle de ölüyorum, sensiz de. Beni bu araftan çıkar nolur. Uzak kal benden, unuttur anılarımı. O güzel gülüşünü, tatlı bakışını, ninni gibi gelen sesini... Her şeyi, unuttur bana. Kalbimden sil adını, ruhumdan sil izlerini, unuttur bana kendini...