_royalbutterfly_

Kaçıp gitsem de boynumda urganla dönüp geleceğim yer aynı yerdir. 

_royalbutterfly_

Yengeç'e benzetildim. Dediler ki dışın çok sert kabukların çok sert orayı kimsenin aşmasına izin vermiyorsun. Gerçekten de öyleydi.... Öyle sınırlar koymuşum ki kendime, öyle keskin ve öyle dik sınırlar kimse onları aşıp da hayatıma girememiş. Almışım insanları hayatıma ama en uç noktaya kendime dokundurtmamışım... 

_royalbutterfly_

Düpedüz soğudum bazı insanlardan. Önceden koştuğum, üzülse yüzü dişe noldu bir şeyin mi var diye darladığım insanlardan düpedüz soğudum. Nefret etmiyorum sevmiyorum sadece koskocaman bir buzdağı oluştu içimde ve oluşmaya devam ediyor. Kaç yıldır yaşıyorum ama kalbimde ilk defa böyle bir soğukluk hissediyorum. Buz tutmuş kalbimin nefes alan her tarafı. Yaşamaya hevesli beni olur öyle şeyler diyerek olan hiçbir şeye şaşırmaz hale getirdiler. Herkes mutluymuş gibi görünen yalnızlar aslında bunu atlatamıyorum işte bu konuyu atlatamıyorum. Üzerine çizik çekemiyorum. Çünkü mutlu olduğum yerde mutlu olduğum şeyi yapmak istiyorum. Nasıl mutluysam öyle olmak istiyorum. Yaptığım işi zevkle yapmaya başlıyorum. Kararsızım. Kararlar brni yarıyolda bırakacak... Dün canım ciğerim olduğum insanları bana zarar verdikleri yerde bıraktım. Fazlasına hiç gerek yok... İnsanların hayatımızda olmamasının iyi tarafı da bu değil miydi. Kimse sizi yargılayamaz bu fırsatı kendinde bulamaz. 

_royalbutterfly_

Kriz anında, kriz yönetimi yapmanız ve gemiyi hırçın dalgalardan kurtarıp kıyıya getirmeniz gerekir. Kimse sizin dalgalarla nasıl savaştığınıza bakmaz. Kimse sizin nasıl geçirdiğinize bakmaz. Kıyıya gemiyi sağlam getirip getirmediğinize bakar. Ne çektiğimizi, kaç gece uykusuz kaldığınızı kimse bilmez, yapabildiniz mi ona bakarlar. Uğruna bir gençlij heba edilmiş mi çdye bakmazlar. 

_royalbutterfly_

İnsanlarla arama duvarlar örüyorum. Uzaklaşıyorum. Soğuyorum. Kendimden korkuyorum. Yaşamaya değer çok az şey olduğunu ve bunun mümkün mü olduğunu bilmiyorum. Yorgunum, sanki günlerce hamallık yapmışım gibi yorgunum. Nefes alamıyorum, açık gökyüzünde nefessiz kalıyorum. Derdim ne? Anlatamıyorum. Anlayamıyorsunuz. Anladım kelimesi kadar saçma bir kelime daha yok. Aynı acıya aynı zamanda aynı şekilde maruz kalmadınız. Anlayamazsınız... Nefes alıp nefessiz kalmayı anlayamazsınız. Yaşarken, içinizin ölmesini, hevesinizi kalmamasını anlayabilirsiniz ama aynı sebepten ötürü mü onu anlayamazsınız. Büyüdükçe dizimdeki yaralarım yok oldu, büyüdükçe kolumdaki morluklar, bacağımdaki yara izleri azaldı. İnsan büyüdükçe yarasını sarmayı da öğreniyor. Diyorum ya size yarasını kendi kanatıp kanatıp tuz basmayı öğreniyor. Hep destek görmek istiyor da bunu da kendi kendine yapmayı öğreniyor. Diyeceğim şu insan bazen cidden öğreniyor... 
          
          
          
          

_royalbutterfly_

Hiçbir zaman umutsuz olmadım. En umutsuz olduğum anda bile mutlaka bir umut dalı vardı her zaman. Her zaman güneşin doğması en büyük umuttu ya benim içimdeki umutta işte o kadar büyüktü. Gün doğmadan neler doğar dedim hep. Hep ağlamaklı olduğum zamanlarda bile ağladığımda bile içimde hep bir umut vardı. Çevremdekiler umutsuz olduğunda bile vardı biliyordum. Şu ana kadar hep olacak dedim. Başaracağım dedim çünkü zorundaydım. Evet yoruldum, evet çok ama çok zorlandım evet birçok soruna göğüs germek zorunda kaldım ama yine de başaracağım ve bu hikayenin sonunda ben başardım diyeceğim