ademinsolkaburgasi

ateşe atma kendini, yanarsın

ademinsolkaburgasi

sen İsa değilsin ki ey benliğim!
Reply

ademinsolkaburgasi

nefsine âbd olup da göğe yuva kurma, düşersin
Reply

ademinsolkaburgasi

sen Yunus değilsin ki ey benliğim!
Reply

ademinsolkaburgasi

ateşe atma kendini, yanarsın

ademinsolkaburgasi

sen İsa değilsin ki ey benliğim!
Reply

ademinsolkaburgasi

nefsine âbd olup da göğe yuva kurma, düşersin
Reply

ademinsolkaburgasi

sen Yunus değilsin ki ey benliğim!
Reply

ademinsolkaburgasi

“sevgilim, 
          
          sana yazmayalı yıllar, yüzyıllar geçmiş gibi aradan. bazı çiçeklerin nesli tükenmiş, bazı yaprak türleri tarihe karışmış sanki. 
          hava soğuk, burnun üşümüş, yazılamamış şiirler kadar da uzaktasın. haritalardaki dünya neden böyle küçük de dünyamız neden böyle kocaman? düşlerde neden yan yanayız da gerçekte uzak mı uzağız birbirimizden! 
          lodos durdu, yağmur dindi, gök derinleşip mavileşti bir güzel. seni seviyorum, demenin; elini avcumda tutmanın tam çağıdır şimdi. 
          
          seviyorum seni, kırıla kırıla...”

ademinsolkaburgasi

“sana çok şey anlatasım var Mehmet. Bakma öyle yüzüme. Bakma ki anlatacağım şeyler birikmesin. Dertlerim katlanmasın; derdimin çokluğu değil gocunduğum da arkadaşlarımın, ailemin sana nefreti artmasın. içimde bir ülke afetzede adını tekrarlayarak ağlıyor. içimde adın ağlıyor, içimde sen ağlıyorsun, ben ağlıyorum. ama asla biz olarak ağlayamıyoruz. apayrı coğrafyaların yağmurlarıyız sanki, asla ortak bir çiçeğin yaprağında ikiden sıyrılıp birleşemiyoruz. bakma artık Mehmet yüzüme, bakmak ki bakmadığın gelmesin aklıma.”

ademinsolkaburgasi

Mehmet, ellerinle sulanmış bahçeler var içimde. Ben senden vazgeçerim geçmesine de yüzlerce çiçeğin ahına kaç sol melek harcanacak, hesaplayabilir miyiz? Hesaplasak ne olacak, az çok fark edecek mi; daha adımı taşıyamayan omuzların, birinin şehadetini nasıl taşıyacak? Ben vazgeçerim geçmesine de Mehmet, omuzlarına nasıl acımam? Omuzların öbek öbek yaşım dolu, doğmayı bekleyen umutlarım dolu. Bunların üstüne daha nasıl katarım, insaniyetine nasıl gem vurabilirim? Mehmet, ben geçerim geçmesine de nasıl inandırırım kendimi seni sevmediğime? Çiçeklerin, omuzların, umutların hikayeler olduğunu, senden vazgeçemeyecek olduğumu nasıl anlatırım kendime? 
Reply

ademinsolkaburgasi

“Oysa, gözlerin ne diyorsa doğru, diyecektin. Gamzelerin, diyecektin, dünyanın bütün güneşli pencereleri. Bu hülyalı zaman, diyecektin, kirpiğin kirpiğe değmesi kadar. Parmaklarının rayihası, sesinin gökbahçesi, kulak memelerindeki kandil, kâküllerindeki uykulu arzu, göğüslerinin naz gölleri, bacaklarından akan ırmak, ağzının serçe kuşları, teninin atlas uykuları... ben seni sevmek istiyorum, diyecektin, diyemedin. Güzellik tanrının değil, insanın insana bağışıdır, diyemedin. Yalnızlık taşa çevirir yüreğini, diyemedin. İnsan sevmezse dünya bir yaşama cezasından başka nedir ki, diyemedin. Her vazgeçişte gövdemiz biraz daha uzaklaşır bizden, diyemedin. İnsan bütün acılardan sadece bir sevgi sözüyle döner dünyaya, diyemedin.”

ademinsolkaburgasi

çırpınıp içinde döndüğüm dünya.
Reply