"Seven sessiz kalmaz, kalamaz, kalmamalı." dedi Gözde tekrardan ve tekrardan bu kız sevgiyi konuşmak mı sanıyordu. "Kalmalı. Seven, sevdasının yanında, sevdiğinin yanında sessiz kalabilmeli ki, işte o zaman sesleri duyabilsinler." dedi Tuğrul, hiç böyle bir hamle beklemiyordum. "Peki neyi duymaları gerekiyor?" dedim, arkama dönmemiştim ama gözlerini üstümde hissediyordum. "Sevgiyi mi duymaları gerekiyor yoksa nefreti mi?"
"Sessizliği, tıpkı suların derininde ki sessizliği dalgalarla kıyıya vurması gibi." dedi Tuğrul, "Sevdasının yanında susmalı insan, korkmalı onu incitecek bir şey söylemekten." ruhsuz bir ruhtan bu kelimeler nasıl çıkıyordu. "Adam da susuyordu, ama kadını sevmemişti, ona fahişe gözüyle bakmıştı," dedim, "Tek bir kadın iki kişilik olan sevgiyi, aşkı, nasıl olurda bir kalbe sığdırabilir..."dedim onun tavrını aratmayan ukala bir şekilde. "Adam susuyordu, susmak kaçmak değildir yakalanma korkusudur, aşka teslim olmaktır konuşmak, adam bu yüzden sustu aşka boyun eğmemek için." dedi, başımı hala kaldırmamış deftere bir şeyler karalıyordum. "Susarak da teslim olunmaz mı en çok, kim bilir?"
"Ben bilirim." dedi.