Bana öğrettiğin en güzel şey cesaretti. Savaşmaktı. İstediğim şeyler için bir köşede beklemek yerine onları gerçekleştirmek için gerçekten savaşmak. Özgürlüğünüzün size verilmesini bekleyemezdiniz onu elde etmek için bazen baş kaldırmanız gerekirdi.
Sen hayatımdayken öğütlerini dinledim fakat hiçbir zaman gerçekten savaşmadım. Cesaret etmedim.
Sen gittikten sonra verilen öğütler , tecrübeye dönüştü. Sen gittikten sonra dinledim sözünü. Bana verdiğin en büyük armağan buydu. Belki senle karşılaşmasam seneler boyunca öğrenemeyecektim hayatı. Sen bana hayatın önemli bir parçasını gösterdin. Teşekkür ederim.
Sen gittikten sonra değiştirdim. Perdeleri açtım , sesim daha yüksek çıktı , daha çok koştum. Savaştım. Değiştim , değiştirdim.
İnsanların hayatlarına nasıl dokunabileceğimi ve en büyük kilitlerin birer kelime olduğunu öğrettin.
Dokundum , keşfettim.
Gittiğinde acıyı öğrendim. Güveni , öfkeyi , ihaneti ama daha çok kırgınlığı ve kabullenişi.
Sonra son bir ders için geri geldin.
Affetmek.
Kırgın kalmak insanı yorar. Kırıkları toplayıp atmazsanız her seferinde ayağınıza batar , kalbinize batar. Kanatır. Daha çok acıtır.
Ardınızda bırakmak gerekir. Kabul etmek. Affetmek.
Affetmek ki devam etmek.
Ben seni affedeceğim.
Ve kırgınlıkları toparlayıp devam edeceğim.