Sevgili Takipçilerim,
Koca beş yıl... Acısıyla tatlısıyla su gibi aktı. İnanır mısınız bilmem ama en güvendiğim limandan kısa bir süreliğine ayrılıyorum.
Beş yıl da neler mi oldu? Beş yıl önce gözlerim gerçekleri göremeyecek kadar kördü. Gözlerim kapalı, kulaklarım duyma yetisini kaybetmiş, içimdeki korku beni tüm gün susturuyordu. Beş yıl önce hiç bilmediğim bir limana sığındım. Eski defterlerin tozlu sayfalara karışmasına mahkum bıraktım ve yeni bir defter açtım. İçimde biriken bütün yaşanılanları kağıda döktüm. Yoruldum ama asla vazgeçmedim. Kağıtlar kelimelerle dolup taşarken içimde biriken bütün yaşanılanlar ne bir kağıda sığardı ne de binlercesine. Yıllar önce sığındığım limana bir gemi yanaştı. Yıllarca kara bulutlarla çevrili olduğu gökyüzünden güneş çıkageldi. Gördüğüm güneşlerden daha farklıydı, parlak ve sıcacıktı. O günden sonra kara bulutların güneşi kapatmasına izin vermedim. İzin verseydim aydınlığa ulaşamazdım belki de. Uzun lafın kısası, kara bulutların arasından çıkagelen güneş gibi başarılarımla gökyüzünde parlak bir yıldız olmak istedim. Kara bulutların ortadan kaybolmasıyla güneşle aydınlanan dünya, Ölüm Bizi Ayırana Dek kitabıyla tekrar canlandı. Bazen dünyanın güneşle aydınlanması yeterli gelmez. Benim dünyam önce güneşle aydınlandı ardından mucizelerle tekrar canlandı. 22 Aralık 2020 tarihinde bir mucize kapımı çaldı. Gerçek olmayan ama okudukça insanı derinden etkileyen bir kitaptı. Daha önce yazdığım kitapların hiçbirine benzemeyen bu kitap benim mucizem.
Sıra geldi veda zamanına... Yolun yarısına varmadan sizlere veda ettiğim için üzgünüm. Veda dediğime bakmayın, kısa süreliğine limandan ayrılıyorum. Yolu yarılamadan hatta yolu sonuna gelmeden bu hikaye bitmeyecek. Güneşle aydınlanan bu güzel hikayenin son sözünü de mutlu sonunu da ben yazacağım. Şimdilik hoşçakalın, ben yokken kitapsız kalmayın. Sizleri seviyorum ve kocaman öpüyorum. ♥️