Sosyal medya çağının en ilkel günlerini yaşıyoruz. Uzayda, boşlukta sürükleniyoruz bir nevi. İnternet ve özellikle sosyal medya çok büyük bir patlama, hatta bir tür Big Bang. Bunun müthiş ilgi çekici birşey olduğu ortada. Big Bang'in ilk saniyeleri, herşey bir yerlere, bir taraflara doğru hızla sürükleniyor. Ama o savrulmanın yaşandığı anlarda içinde bulunan biri için herşey yerli yerinde gibi görünüyor olabilir.
Herkes, herkese fazla benziyor.
Fikirlerimizden daha çok, hayranı olduğumuz sanatçılardan, aktrislerden bahsediyoruz. Arkadaşlarımızın çoğu sosyal medyada. Orada günlük hayatta olduğumuzdan daha konuşkanız ve daha farklıyız. En genel fikir ve algı ne ise ona inanmaya, uymaya daha yatkınız. Sorgulama becerilerimiz köreldi ve kolaya kaçmak amacı dışında "hayır" diyemiyoruz.
Özellikle yaşını alanların çok yaptığı serzenişlere benziyor olabilir bu dediklerim. (Bir gün sizde yaşlanacaksınız ve benzer tavırlar sergilemeniz muhtemel. Çünkü anılar her zaman gözünüze şimdiki andanlardan daha hoş gelmeye başlar ve dünyanın değiştiği, herşeyin kötüye gittiği hissine kapılabilirsiniz.) Ama bu, daha çok bir durum tespiti.
Demem o ki, hali hazırda sosyal mecralar (hepsi üzerinden konuşuyorum ve buna bu uygulama bile fazlasıyla dahil.) hakkında ki görüşünüz her ne ise yeniden gözden geçirmekte fayda var.
Sürüklenmemeye, kendinizi kaybetmemeye dikkat edin. Dikkat edince siz denen şeyin zamanla belirginliğini kaybettiğini ve herkes denen şeye doğru kaydığını fark etmeniz muhtemel.
Özellikle bir içedönük bir birey için intenet sohbetinin rahatlatıcılığı büyük bir nimet gibi görünüyor olabilir, ki öyledir de. Ancak farkında olmasanız bile orada gerçekte kim olduğunuzu yansıtamıyor olabilirsiniz. İstediğiniz kadar şeffaf davranın bu konuda, kaçınılmaz olarak bir şeyler farklı olacaktır. Bu çok da büyük bir sorun olmayabilir -yada sadece benim için öyle değil- fakat yinede büyük sorunlara kapı açması mümkün.
Bilmeniz gereken, durumunuzun vahametini fark etme...