Yazmak hayattaki en severek yaptığım şey. Hayatta keşifler, ruhsal ve zihinsel olgunlaşma süreçleri hiç bitmiyor. Bunu bir psikolojik danışman oluşumdan, harika bir eşim ve pırlanta gibi iki oğlum oluşundan ve hayata dair kimi iyi kimi kötü anılarımdan anlıyorum.  
Eğer sevgi ve öfke zıtlığının tam olarak ne olduğunu bilirseniz, bu kusursuz hayat dengesinin tam ortasında hem ilahi hem insani aşkın olduğunu fark edersiniz. Yazmak öyle  bir şey ki, yerine başka bir alternatif koyamazsınız. Yazmak düşüncelerinizi ve ruhunuzu resimlemek gibi bir şeydir. Paylaşılması ve sohbetlere konu olması işin keyifli yanıdır. Bazen takdir edilirsiniz, basit ya da eksik bulunduğu da olur.
Kimilerinin beyninde bir tatlı iz bırakırsınız. Kimileri aradığını bulamaz. Yazdıklarınızla özdeşim kuran okurların aynı anda ayrı ayrı hepsinin yanındasınızdır. Yazı Allah'ın insanlığa en büyük hediyelerinden  birisi olmalı. Çoğu zaman düşüncelerinizi kendinize saklarsınız. Okurken kimseye söyleyemediğiniz bir şeylerin benzerini bir yazarın dile getirdiğini gördüğünüzde sanki o yazar yanınızdaymış da sizinle konuşuyormuş kadar mutlu olursunuz. Zira aklınızdan geçen herhangi bir tutkuyu, sevgiyi, isyanı, acıyı, umutsuzluğu, gizli yaşanan  bir mutluluğu sokaktan geçen tanımadığınız bir insana anlatamazsınız. Düşüncelerinizin kabul görüp görmeyeceğini bilemezsiniz. Ama bazen bir kitabın satır aralarında kendinizi yeniden keşfedebilirsiniz.
Bildiğiniz ve hatta kendinizin bile farkında olmadığınız duygularınızı bile bir gün ilginizi çeken bir kitabın cümleleri arasında bulma ihtimaliniz her zaman vardır.
Dolayısıyla her okur aynı zamanda bir kaşiftir. Yaşadığı dünyadan bile daha az keşfedilmiş kendi ruh ve duygu dünyasının kaşifidir. Yazarlar da sizin bu keşifte rehberleriniz gibidirler. 
Sevgiyle kalın, sevgiyle yaşayın, bilinmezlik ve yalnızlık kaderiniz değil. Okumak bilinen en hızlı ve ucuz yolculuktur. Okuyun ve hayata dair her şeyi sevgiyle  ve sakinlikle keşfedin.