2021. ben henüz on altıncı yaşıma yeni girmişken. sen de on beştin sanırım. bir şarkı listesi hazırlamıştım sana (sonuncudan bahsediyorum), ismi ingilizceydi. ingilizcemin o kadar iyi olmasına şaşırmıştın. şu anda ingiliz dili okuduğumu öğrensen ne tepki verirdin acaba
beraber yaşlanacağımıza söz vermiştik hatırlıyor musun? buna aslında hiç inanmamış olmam çok garip. kendimi otuz yaşında hayal ettiğimde seni orada göremiyordum. bunun için çok ağlamıştım sana. otuz yaşımda yanımda olmayacaksın diye ağlıyordum birkaç hafta sonra da olmayacağını nereden bilebilirdim ki? sonuçta beraber yaşlanacağız demiştik. şimdi yaşıyor musun onu bile bilmiyorum
sana neden apohani diye hitap ettiğimi söylemiş miydim sana hiç? iki farklı dildeki özür dilerim kelimelerinin birleşiminden oluşuyordu. ne için o kadar üzgündüm ki? özür dileyecek neyim vardı? hatırlamıyorum. aşırı üzgündüm ama. sana da söylemiştim sanki bunu. özür dilememi yasaklamıştın. bu yüzden sürekli gizlice özür diliyordum
bu arada, altı gün sonra on dokuza gireceğim. (senin de reşit olduğunu düşünmek oldukça garip aslında. son konuştuğumuzda ya on beştin ya da on dört. şimdi düşününce, belki de ölmüşsündür. yaşadığın şehri bile hatırlamıyorum şu an. istanbul muydu? neyse. hayallerimde de olsa hep çocuk olarak kalmaya mahkumsun.)
eskileri özledim mi bilmiyorum çünkü eskiden çok kötüydüm. sürekli olarak düşündüğüm insanlardınız, hâlâ düşünüyorum. arkadaşlarım adınızı ezbere biliyor. babaannem bile ara ara soruyordu sizi. şimdi ailem de sizi sevmiyor. bense bilmiyorum. tanımıyorum çünkü sizi artık. aklımda kalan haliniz şu ankiyle bağlantılı bile sayılmaz. kimsiniz? merak da etmiyorum açıkçası. artık hayatımda yeriniz yok. ama eskiden sizi çok sevdiğinden mi ne, bazen düşünürken gelen melankoliye engel olamıyorum