aptalkkurbaga

Gitmek mi yitmektir, kalmak mı artık bilmiyorum
          	Yerini yadırgayan eşyalar, gibiydim ya ben hep
          	Ve inançlı gitmenin bir şeyi, değiştirmediğine
          	Bilemem belki bu yüzden
          	Ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim
          	Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
          	Yine de döneyim döneyim istedim

aptalkkurbaga

Gitmek mi yitmektir, kalmak mı artık bilmiyorum
          Yerini yadırgayan eşyalar, gibiydim ya ben hep
          Ve inançlı gitmenin bir şeyi, değiştirmediğine
          Bilemem belki bu yüzden
          Ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim
          Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
          Yine de döneyim döneyim istedim

aptalkkurbaga

Hepimizin bir evi vardır. Bazen maddi, bazen ise manevi bir evdir bu. Ve işin kötüsü, ben iki evimde de hep yalnız kaldım. Bekledim, bekledim, aylar geçti. Ama ben beklemeye devam ettim çünkü evimin bir gün yeniden ışıldayacağına inandım. Kapıdan gelen ayak seslerinin, sabahlayan kuşların ve gün ışığının içeriyi dolduracağını sandım hep. Sonra anladım ki, böylesine yalnız olmayı kabul edememiştim hiç. Neydi bu yalnızlık? Niçin zordu kabullenmesi bu kadar? Yalnızlık, yalnız bırakılınca değil kalpler parçalanınca olurdu. Benim kalbim öyle çok parçalandı ki en sonunda hiçbir kalple bir bağı kalmadı. Böylece ortada parçalanacak bir kalpte kalmadı, hepsi çoktan gitmişti. Bir gün evimden içeriye yeniden kuş sesleri girdi ama ben kafamı kaldırıp cıvıldayan kuşları göremeyecek kadar halsizdim. Kuşlar gitti, sesler kesildi, ben yalnızlaştım ve evim çürümeye başladı. Sonra ben de evimi yaktım. İşin kötüsü, sığınacak liman kalmadığında yanmakta olan evime geri döndüm. Bir baktım, ben de yanıyorum artık. Olsun dedim. Savrulur küller etrafa, unuturuz bizde öylece. Evim yandı, ben yandım, evimin ateşi harlandı, ben kül oldum. Ve yapacak hiçbir şey yoktu. Çünkü benim evim dışarıdan her zaman çok güzel görünürdü ve kime sorsan orada yaşamak istediğini söylerdi. Kimse bilmezdi o güzeller güzeli evim beni ne çok yaralardı... 

annamiilaa

Küçük bir yerde, küçük bir kız varmış,onun kalbinin buzdan olduğunu söylerlermiş. Ama aslında,buz gibi olan sadece kızın elleriymiş ve sonra su perisi gelmiş,Cansuyu perisi:') kızın ellerini tutmuş ve birlikte çok daha sıcak, kızın ellerinin üşümeyeceği bir diyara uçmuşlar,sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşamışlar.♡♪๑❥◍✧⁠*

annamiilaa

(⁠っ⁠˘̩⁠╭⁠╮⁠˘̩⁠)⁠っ♡
Reply

aptalkkurbaga

@ annamiila ellerim her zaman ellerinde olacak :") ♡✧✯
Reply