Yılda bir geldiğim profilim, selam.
Son bir senedir, hayatımın en büyük kırılma dönemlerinden birini yaşıyorum. Çok fazla şey yaşadım, çok fazla şeyi geride bıraktım. Atlattım diyemediğim için geride bıraktım diyorum. Atlatmak için henüz arınamamış olduğumu hissediyorum. Üzerimde ilginç bir huzursuzluk var, sebebini henüz çözümleyemedim. Ancak esasında beni huzursuz eden bazı durumların farkındayım.
İnsanların çirkinleşmiş ve yapaylaşmış olmasına katlanamıyorum. Öz bellik kavramının bu kadar soyutlanması, insanların ilk önce kendine değil çevresine bakmasına, düşünmemesine, düşündükleri çoğu şeyin gerici bir zihne ait olmasına ve benim bu insanların içinde varlığımı sirayet ettirmek zorunda olmama katlanamıyorum. Esasında yakın çevremizi kendimiz oluşturabilsek de bu yetmiyor, sosyal varlıklarız. Kilometrelerce ötedeki bir kişinin yaptığı hata beni de etkiliyor. Ne kötü.
Varlığımı ve amaçlarımı düşünüyorum. Bu konuyu anlatmaya üşendim, es geçiyorum.
Güzellikleri seviyorum, güzel olan her şeye karşı muazzam bir sevgi var içimde. Güzelliklerin kırılmasını sevmiyorum. Güzel olanı bulmak, buna sahip olmak, sahip olduğunda ise sürdürmenin böylesine zor olduğu bir maddeci planda hepsini korumayı arzuluyor ancak imkansızlığını biliyorum.
İnsan hepsinden önce kendini korumalı.
Kendimi korumayı başarabiliyor muyum? Deniyorum.
Çok mu uykum var?
Evet.
Sosyal medya sinirlerimi bozuyor mu?
Fesfena. Kendimi kötü hissediyorum.
Neden buraya yazıyorum?
Çünkü şu an kimseyim burası için, bunun oldukça tatlı bir tarafı var.
Uyuyacak mıyım?
Evet, iyi uykular.