Ben buyum.
Kenar mahallede büyümüş,
İllegale bağışıklık kazanmış,
Ucuz biralar içmekten keyif almış,
Kalem gibi cigara saran,
Kravatlı abilerden pek hoşlanmayan,
Sokaklardan korkmayan,
Ve memurları yürüyüşünden tanıyan...
Ben buyum.
Karanlıktan korktuğu için ışıkları kapatan,
Kapılmayan telaşına gördüğü kanın,
Hem suça meyilli, hem sabıkasız.
Ben buyum.
İstiklal Cadde'sinde kollarını açıp İsa'lığını ilan eden,
Paçalarının çamura bulaşmışlığını seven,
Uykusuzluktan kızaran gözlerine aldırış etmeyen,
Plansız,
Kuralsız...
Kendi başına bir savaşım ben.
Solcu eylemiyim.
Direnişim.
Tanrı'nın bu dünyaya attığı en cesur kazığım.
Uçurum çiçeklerini severim,
Kapitalist gelir bana kırmızı güller.
Orkideler orospulara armağan edilmeli...
Ve intihar edenlerin mezarı başında ceket iliklenmeli...
Ben buyum.
Babası tarafından terk edilmiş,
Hep terk edilmiş,
Cinayetler düşlemiş,
Bıçaklar bilemiş...
Bağımsız bağımlı.
Hep az konuşmuş,
Genelde kaçak...
Umursamaz sanılmış, kırılmaz, aldırmaz.
Ötekileştirilmiş,
"O boş verir" denilen...
Kimsenin bilmediği hüzünler taşıyan ruhunda aslında...
Kimsenin tahmin edemediği kadar büyük yorgunlukları olan...
Suçsuzluğunun bedelini ağır ödemiş,
Hak etmemiş.
İnançlarıyla alay edilmiş...
Çatlatılmış su içtiği bardaklar.
Ben buyum.
Bu yüzden tanışmalarımı merhaba'dan öteye taşımıyorum.
Gözünüzü boyuyorum belli olmasın diye çıplaklığı hayatımın.
Kara kaderimi gizliyorum, ak maskemin ardında.
Ben buyum.
Bu dünyaya yollanmış bir maalesefim.
Ben buyum.
Adım attığı an yollarının yarılacağını bilen,
Ve adım atmaktan başka seçeneği olmayanım.
Hayalinin bile sizi darmadağın edeceği, gerçek bir felaketin ortasındayım.