Gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başladığında bilgisayarın altına sıkıştırdığım kâğıda baktım. Bir bedendi. Simsiyah giyinmiş bir beden. Kapsonunu kafasına geçirmiş, omuzunun arkasından bana bakıyordu. Yüzü görünmüyordu ama ben onun bana en yakın kişi olduğunu biliyordum. Bir elim hala resmi tutarken diğer elim yüzüne gitti. Parmaklarım o yüzü okşuyordu. Gözlerimi kapattım. Sanki hissediyordum.
Sert yüz hatları, yumuşak ama bir o kadar da sert olan yanakları. Kirpikleri, kaşları... Kaşının üzerindeki yarayı buldu elim. O yara nerede olmuştu bilmiyordum. Fakat kabuğu kalkmış, artık izi kalmıştı. Ama ona çok farklı bir hava katıyordu.
Önüne düşen saçları yumuşacıktı. Nane kokuyordu.
Bir an gerçekten o koku ciğerlerime dolmuş gibi mutlu olmuştum.
Ardından elim düştü, fakat çenesinde bulmuştum elimi. Gözlerim hala kapalı, hala yaşlar yanaklarımı ıslatıyordu. Çenesinden boğazına doğru inen yola dokundum. Adem elması hareket etti. Sanki sertce yutkundu, zaten çenesi de kaskatı olmuş bir haldeydi.
Elim yumuşak boğazında gezindi. Daha sonra elim bir tık daha aşağıya kaydı. Köprücük kemiğini hissetmiştim. Sertti ve zayıflığından olsa gerek çokça kendisini belli ediyordu. Derin bir iç geçirdim.
Ve elimi artık onun bedeninden çekmiştim. Fakat gözlerimi açmadım. Bu kadar gerçekken gözlerimi actigim anda onun uçup gidecek olması beni üzecekti. Biraz daha böyle kalabilirdim.
Vücuduma buran soğuk dalgayı umursamadım. Muhtemelen pencerem açık olduğu için oradan gelmişti. Bu güzel anı bölemezdim.
"Niye durdun."
Bu ses..Onun sesiydi. Altı seneden beri duymak istediğim tınıydı. Çoğu günler rüyamda görsem bile asla sesi yoktu. Konuşmuyordu, dilsizdi sanki. Ama şuan konuşmuştu. Demir konuşmuştu. Kahramanım konuşmuştu.
"Bana zevkle dokunuyordun sanki!"
Kulağıma gelen nefes ile aniden gözlerimi açtım.
Bedenim yumuşak bir yatakta, karşımda ise..Hayır !
Ben..ben Ne ara Buraya gelmiştim.
"Az önce baktım. Ateşin vardı. Rüya falan mı görüyordun acaba ?!"
Demir ?