“Soğuk mu?” diye sordum.
“Hayır, hayır. Soğuk değil.” diye mırıldandı Kahran yağmur damlaları arasından. “Soğuk değil. Üşümüyorsun.” Daha çok kendine telkin veriyor gibiydi. Kendini üşümediğine inandırmaya çalışıyordu.
“Senin kanın sıcak, yanıyorsun. Sen bir ısıtıcısın, elektrik damarlarında dolanıyor.” dedi gayet ciddi bir şekilde.
Ama ciddiyeti bile benim dudaklarımın kıvrılmasına engel olamamıştı.
“Makinalaşmak da istiyor musun?” diyerek güldüm. Ama o beni görmezden gelerek, “Seni fişe taktılar.” dediğinde bendeki bütün kayışları koptu.
Seni fişe taktılar.
Kahran Kağca kendini ısıtıcı olduğuna inandırmaya çalışıyordu.
Isıtıcı...
Kahkaha atmayı bırakamıyordum. Yüzündeki ifade ve gerçekten ısıtıcı olduğunu düşünmem de bana hiç yardımcı olmuyordu. Ama en çok gereksiz ciddiyeti yüzünden gülüyordum. “Cızırt ediyorsun, soğuk değil.”
Cızırt ediyor... Isıtıcı Kahran... Fişe taktılar onu, cızırt ediyor.
“Truum truuum truuum, trak tiki tak. Makinalaşmak istiyoruz!” diye bağırdım kendimi daha fazla tutamayarak.
“Gülme!” dedi ama o da gülüyordu.
“Etimizden kemiğimizden geliyor bu istek!”