Bu kadar mı ağırdı sessizliğin bedeli mualla, ben fütursuzca geçtiğini sandığım gecelerinin bu kadar sancılı geçtiğini bilsem, kendim bulur, okşardım saçlarını, umuttururdum sana sessizliğin ağıtlarını.
Daha anlayamamıştı sonunda ölüm olan bir hayatta mutlu son olmasının mantığa aykırı olduğunu. Ölüm mutlu bir son olamazdı. Kimse için. Ama yine de insanlar, kendilerini kandırmak için hayatlarını dönemlere bölüyorlar ve ancak o dönemlere mutlu sonlar uydurabiliyorlardı.
Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi..