Elimi kaldırdım ve bir süre ne yapmam gerektiğini bilmiyormuşçasına bekledim. Daha sonra parmaklarımı açarak saçlarının arasından geçirip arkaya doğru ittim. Saçları gidince açılan gözleri yine bana odaklanmıştı.
Giyinmesine yardımcı olduktan sonra yatağını gösterdim. Odanın kapısı aniden açıldığında bakışlarım Ozan'ı bulmuştu. "N'aber lan hasta adam?" dedi abartı bir neşeyle. Devrim yüzünü buruşturdu.
"Ne diyorsun oğlum Osmanlı İmparatorluğu muyum ben?" Ozan yanıma gelmişti. Kolunu omzuma dayadı ve okulda arkadaşlarına hava atan popüler çocuk gibi gülümsedi. "Eğer sen Osmanlı olsaydın ben Fransa olurdum Devo." dedi.
"Ama Bilge tam olarak ABD olurdu. Arkanı kolla." dedi fısıldayarak sanki bir devlet sırrı verir gibi. Omzumu çektiğimde havası bozulmuş ve neredeyse yere düşüyordu ama çaktırmadı.