begonvilry

"Sadi Şirazi'nin çok sevdiğim bir sözü var; Sormaz ki bilsin,sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun,bilse sorardı." 
          	Mazursun, mağdursun. 

begonvilry

"Bir şekilde bende her şeyle birlikte dağılıyormuşum gibi hissettim.
          
          Bazen kulağımda bir parçalanma sesi işitiyordum. Bir şey düşmüş ve ben onu tutmak için peşinden atılmış ama kırılan parçaların üzerine düşmekten öteye gidememiştim. Şimdiyse o parçalar etime batıyor,beni lime lime ediyordu.
          
          Partilerden hoşlanmaman umurlarında değil, kimse senden bu yüzden hoşlanmayacak,kimse sessizliğini anlamayacak; kimse içinde kopan fırtınaları,omzunda eksik olan eli, buz tutmuş kalbini, gölgelerden saklanmak istediğini, yatağın altına süpürdüğün ağlama seslerini duymayacak. Herkes,her zaman bekleyecek. Ve seni çok sevdiğini iddia edecek bu insanlar,senin için ne kadar acı çektiklerinden bahsedecekler, aslında hep kafalarında kurdukları bambaşka bir seni beslemeye devam ederken. Sana dans etmeyi sevdiren kişi olma ihtimalini sevecekler,senin içinde sakladığını düşündükleri kahkahayı dudaklarına ulaştırabilme ihtimalini. Sende sevdikleri şey bile hep kendileriyle ilgili olacak. Gülümseyemediğini fark ettiklerinde,dans edemediğinde ve ayaklarına bastığında ilk seni suçlayacaklar, sevilmeyi bilmediğinde zaten sevilmeyi hak etmediğini söyleyecekler ve sen onca zaman onları incitmemek için kendini yaralarken onlar,bir gün seni terk edip giderken iki kez düşünmeyecekler. Hep terk ettiler,her zaman terk edecekler. Ana sen her zaman kötü olmaya devam edeceksin. Seni bir çamur gibi işleyemediklerini fark ettiklerinde ellerini kirlettiğin için hesabını senden soracaklar. Sen hiç sevilmemiş olacaksın, sevmenin ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaksın."

begonvilry

" 'Hayat, tıpkı bu rugan iskarpinlere ne kadar benziyor.' dedi
          'Tıpkı bunlar gibi biz de günler geçtikçe aşınmaya,bir tarafa kaykılmaya,çirkinleşmeye ve nihayet işe yaramamaya başlayacağız.' 
          Hepsi güzeldi fakat bütün günü dolduran bu eğlendirici işlerin içinde insan boşluk hissi duymaktan kurtulamıyordu. Bir şey eksik gibiydi, hayatın bütün ömrünce işlemeyen bir yeri varmış gibiydi." 

begonvilry

"Daha dokunmadan kurudu İrem
          Çöllere bir türlü yağamıyorum
          Yeni bir koşunun başlangıcında
          Biraz deprem sonrası
          Biraz şehir hülyası
          Bir kalp yangınından geriye kalan
          Siyah gözlerine beni de götür
          Artık bu yerlere sığamıyorum.
          
          Pembe uçurtmalar yolladığından beri
          Sarardı tiryaki menekşeleri
          Sonbaharın tozlu kafeslerinde
          Sevgi turnaları yakalıyorum
          Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
          Avareyim, asudeyim, yorgunum
          Bilmiyorum neden sana vurgunum
          Erzurum garında banklar üstünde
          Uyku tutmuyor karanlıkları
          Yitik düşlerimi kovalıyorum
          Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum. 

begonvilry

Ey Monaliza’nın kıskandığı el
            Belki de o eski sinemalarda hâlâ bir Çin filmi oynamaktadır
            Çifte minareler mum ışığında sonsuzluğa geçit aramaktadır
            Küskün çivileri yakutiyenin
            Yine sessiz sessiz ağlamaktadır.
            Issızlığa kurşun sıkan tabyalar
            Başına karalar bağlamaktadır
            
            Abdurrahman gazi yokuşlarında
            Ne Mecnun ve Kerem, Leyla ve Aslı
            Ne de Çin filminden kalan görüntü
            Alevli bir köpük sadece dünya
            Erzurum garına banklar üzerine dönüyorum çıplak ayaklarımla
            Yine kuşlar, yine rüzgâr ve yağmur
            Zavallı gözlerim kırmızı, mahmur
            Unutuyor sevda resimlerini
            
            Ey Monaliza’nın kıskandığı el
            O eşsiz, ebedi sıladan mahrum etme
            Şarkıları sana bırakıyorum..."
Reply

begonvilry

Erzurum garından ayrılıyorum …
            Banklar mütereddit bakıyor ardım sıra.
            Abdurrahman gazi yokuşlarında Mecnun’la, Kerem’le buluşucaz
            Bu çaresiz derdi konuşucaz
            Yollar kıvrım kıvrım, çetin ve uzun
            Dağlar melankoli,
            Dereler hüzün,
            Takvimleri görmek istemiyorum,
            Karanlığa dönmek istemiyorum,
            
            Ey Monaliza’nın kıskandığı el,
            Bu kar yığınları cehennemden mi,
            Bu sokaklar mahşerden mi geliyor?
            Gürcü kapı ihtirası bilmezdi.
            Altın kalpli zambakların filizlendiği taş mağazalar,
            İlmek ilmek bileklerine geçirmezdi.
            Nefret organlarını
            Nerde dadaşın gür bıyıkları
            Aziziye neden böyle derbeder
            Solan renkler kimin kaldırımlarda?
            “Ya bu Erzurum Erzurum değil,
            Ya ben başkasıyım bu Erzurum da ”
Reply

begonvilry

Bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardından,
            Bin pare olduğum kaçıncı bozgun?
            Bir gün bu esrarlı hikâye biter,
            Erzurum garında banklar üstünde kalem bana kızgın
            Kitaplar kızgın,
            Hasret katar katar uzayıp gider...
            İçimde bir figan, düdük sesi
            Her vagon efkarlı bir uzun hava
            Göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri
            Kurumuş evlerin karanfilleri
            
            Ey Monaliza’nın kıskandığı el
            Sihrine bir defa dokunmak için
            Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum
            Başımı umutsuz taşlara vurdum,
            Vermedin bir siyah fotoğrafını
            Ya da bir hatıra parmaklarından
            “Beni bir kaygısız Neron mu sandın
            Hangi düşmanımın sözüne kandın.”
            Götür senin olsun bütün ihtişam ,
            Gece mahkûmuna kalır mı akşam?
Reply

begonvilry

"Sen İstinye'de bekle ben buradayım
          İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım.
          Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
          Çünkü ben burdayım, karanlıktayım.
          
          Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor,
          Şarabım bütün ekşi suyum soğuk 
          Yanımda olmadın mı seni seviyorum 
          Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git.
          
          Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
          Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç 
          Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
          Ben senin olmadığını arıyorum 
          Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git.
          
          Yabancı gibisin, miyop gözlerin kısık 
          Bana ait ne varsa seni korkutuyor 
          Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil 
          Belki ölmek hakkımı kullanıyorum.
          Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git." 

__ayseeaa__

sevdim seni bir kere
          başkasını sevemem
          deli diyorlar bana
          desinler değişemem
          ♡

__ayseeaa__

@begonvilry  canım münzevim ʕ⁠っ⁠•⁠ᴥ⁠•⁠ʔ⁠っ
Reply

begonvilry

@ __ayseeaa__  "Benim bu evlere düşkünlüğüm sizin  yüzünüzden. 
            Şiirlerim bu yüzden aşklara, aşklara doğru.
            Nasıl hazırlanırım sizin gecenize gündüzden
            Siz olmasanız ekmekler sular ne olurdu?" 
Reply

begonvilry

"Eylül'dü.
          İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
          Şimdi yoktu bir anlamı suskunluğun.
          Çırılçıplak kalakaldım sessizliğin orta yerinde.
          Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında 
          Yürüdüm bir zaman
          En çok sesini aradım.
          Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
          Gözlerini sildi zaman.
          Dedim ya... Eylül'dü.
          Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin..."
          
          10/09/20

begonvilry

"Yiğit harmanları, yığınaklar,
          Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. 
          Dize getirilmiş haydutlar,
          Hayınlar,amana gelmiş,
          Yetim hakkı sorulmuş,
          Hesap görülmüş,
          Demdir bu...
          
          Demdir,
          Derya dibinde yangınlar.
          Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
          Uçmuş bir kuş tüyü hafifliğinde
          Çelik kadavrası korugan'ların.
          Ölünmüş canım, Ölünmüş.
          Murad alınmış.
          
          Gelgelelim,
          Beter bize kısmetmiş.
          Ölüm böyle altı okka koymaz adama,
          Susmak ve beklemek, müthiş
          Genciz,namlu gibi 
          Ve çatal yürek,
          Barışa,bayrama hasret 
          Uykulara,derin, kaygısız, rahat.
          Otuziki dişimizle gülmeğe 
          Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
          Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
          Asıl bizim aramızda güzeldir hasret
          Ve asıl biz biliriz kederi.
          
          İçim bir suskunsa tekin mi ola?
          O malta bıçağı kınsız, uyanık 
          Ve genç bir mısradır
          Filinta endam...
          Neden, neden alnındaki yıkkınlık
          Bakışlarındaki öldüren buğu?
          Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
          Nasıl da almış aklımı,
          Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan.
          Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
          Kınanmak yiğit başına 
          Bu ne ayıp,ne de yasak. 
          Öylece bir gerçek,kendi halinde
          Belki yaşamama sebep. 
          
          Evet, ağlamaklı oluyorum,demdir bu. 
          Hani kurşun sıksan geçmez geceden,
          Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık.
          Ve zehir -zıkkım cigaram 
          Gene bir cehennem var yastığımda
          Gel artık..." 
          
          10/09/2020 

begonvilry

"O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler.
          Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
          Utanılacak birşey değildir ağlamak,
          Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer...
          Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
          Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer...
          
          Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman.
          
          Meydan Savaşında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
          Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
          Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmadaydı eğer...
          Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
          Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer...
          Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
          ...
          
          Sen gittikten sonra yalnız kalacağım 
          Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse? 
          
          Evet sevgili,kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
          Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
          Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer..." 
          
          10/09/2020 

layauss

ya zamanından çok erken gelirim, dünyaya geldiğim gibi.
          ya zamanından çok geç, seni bu yaşta sevdiğim gibi. mutluluğa hep geç kalırım, hep erken giderim mutsuzluğa, ya her şey bitmiştir çoktan, ya hiçbir şey başlamamış. öyle bir zamanına geldim ki yaşamın, ölüme erken sevgiye geç, yine gecikmişim bağışla sevgilim. sev'iye on kala ölüme beş.