begonvilry
"Sadi Şirazi'nin çok sevdiğim bir sözü var; Sormaz ki bilsin,sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun,bilse sorardı." Mazursun, mağdursun.
@begonvilry
0
Works
3
Reading Lists
5
Followers
"Sadi Şirazi'nin çok sevdiğim bir sözü var; Sormaz ki bilsin,sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun,bilse sorardı." Mazursun, mağdursun.
"Sadi Şirazi'nin çok sevdiğim bir sözü var; Sormaz ki bilsin,sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun,bilse sorardı." Mazursun, mağdursun.
"Bir şekilde bende her şeyle birlikte dağılıyormuşum gibi hissettim. Bazen kulağımda bir parçalanma sesi işitiyordum. Bir şey düşmüş ve ben onu tutmak için peşinden atılmış ama kırılan parçaların üzerine düşmekten öteye gidememiştim. Şimdiyse o parçalar etime batıyor,beni lime lime ediyordu. Partilerden hoşlanmaman umurlarında değil, kimse senden bu yüzden hoşlanmayacak,kimse sessizliğini anlamayacak; kimse içinde kopan fırtınaları,omzunda eksik olan eli, buz tutmuş kalbini, gölgelerden saklanmak istediğini, yatağın altına süpürdüğün ağlama seslerini duymayacak. Herkes,her zaman bekleyecek. Ve seni çok sevdiğini iddia edecek bu insanlar,senin için ne kadar acı çektiklerinden bahsedecekler, aslında hep kafalarında kurdukları bambaşka bir seni beslemeye devam ederken. Sana dans etmeyi sevdiren kişi olma ihtimalini sevecekler,senin içinde sakladığını düşündükleri kahkahayı dudaklarına ulaştırabilme ihtimalini. Sende sevdikleri şey bile hep kendileriyle ilgili olacak. Gülümseyemediğini fark ettiklerinde,dans edemediğinde ve ayaklarına bastığında ilk seni suçlayacaklar, sevilmeyi bilmediğinde zaten sevilmeyi hak etmediğini söyleyecekler ve sen onca zaman onları incitmemek için kendini yaralarken onlar,bir gün seni terk edip giderken iki kez düşünmeyecekler. Hep terk ettiler,her zaman terk edecekler. Ana sen her zaman kötü olmaya devam edeceksin. Seni bir çamur gibi işleyemediklerini fark ettiklerinde ellerini kirlettiğin için hesabını senden soracaklar. Sen hiç sevilmemiş olacaksın, sevmenin ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamayacaksın."
" 'Hayat, tıpkı bu rugan iskarpinlere ne kadar benziyor.' dedi 'Tıpkı bunlar gibi biz de günler geçtikçe aşınmaya,bir tarafa kaykılmaya,çirkinleşmeye ve nihayet işe yaramamaya başlayacağız.' Hepsi güzeldi fakat bütün günü dolduran bu eğlendirici işlerin içinde insan boşluk hissi duymaktan kurtulamıyordu. Bir şey eksik gibiydi, hayatın bütün ömrünce işlemeyen bir yeri varmış gibiydi."
"Daha dokunmadan kurudu İrem Çöllere bir türlü yağamıyorum Yeni bir koşunun başlangıcında Biraz deprem sonrası Biraz şehir hülyası Bir kalp yangınından geriye kalan Siyah gözlerine beni de götür Artık bu yerlere sığamıyorum. Pembe uçurtmalar yolladığından beri Sarardı tiryaki menekşeleri Sonbaharın tozlu kafeslerinde Sevgi turnaları yakalıyorum Turnalar gidiyor; ben kalıyorum Avareyim, asudeyim, yorgunum Bilmiyorum neden sana vurgunum Erzurum garında banklar üstünde Uyku tutmuyor karanlıkları Yitik düşlerimi kovalıyorum Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Ey Monaliza’nın kıskandığı el Belki de o eski sinemalarda hâlâ bir Çin filmi oynamaktadır Çifte minareler mum ışığında sonsuzluğa geçit aramaktadır Küskün çivileri yakutiyenin Yine sessiz sessiz ağlamaktadır. Issızlığa kurşun sıkan tabyalar Başına karalar bağlamaktadır Abdurrahman gazi yokuşlarında Ne Mecnun ve Kerem, Leyla ve Aslı Ne de Çin filminden kalan görüntü Alevli bir köpük sadece dünya Erzurum garına banklar üzerine dönüyorum çıplak ayaklarımla Yine kuşlar, yine rüzgâr ve yağmur Zavallı gözlerim kırmızı, mahmur Unutuyor sevda resimlerini Ey Monaliza’nın kıskandığı el O eşsiz, ebedi sıladan mahrum etme Şarkıları sana bırakıyorum..."
Erzurum garından ayrılıyorum … Banklar mütereddit bakıyor ardım sıra. Abdurrahman gazi yokuşlarında Mecnun’la, Kerem’le buluşucaz Bu çaresiz derdi konuşucaz Yollar kıvrım kıvrım, çetin ve uzun Dağlar melankoli, Dereler hüzün, Takvimleri görmek istemiyorum, Karanlığa dönmek istemiyorum, Ey Monaliza’nın kıskandığı el, Bu kar yığınları cehennemden mi, Bu sokaklar mahşerden mi geliyor? Gürcü kapı ihtirası bilmezdi. Altın kalpli zambakların filizlendiği taş mağazalar, İlmek ilmek bileklerine geçirmezdi. Nefret organlarını Nerde dadaşın gür bıyıkları Aziziye neden böyle derbeder Solan renkler kimin kaldırımlarda? “Ya bu Erzurum Erzurum değil, Ya ben başkasıyım bu Erzurum da ”
Bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardından, Bin pare olduğum kaçıncı bozgun? Bir gün bu esrarlı hikâye biter, Erzurum garında banklar üstünde kalem bana kızgın Kitaplar kızgın, Hasret katar katar uzayıp gider... İçimde bir figan, düdük sesi Her vagon efkarlı bir uzun hava Göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri Kurumuş evlerin karanfilleri Ey Monaliza’nın kıskandığı el Sihrine bir defa dokunmak için Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum Başımı umutsuz taşlara vurdum, Vermedin bir siyah fotoğrafını Ya da bir hatıra parmaklarından “Beni bir kaygısız Neron mu sandın Hangi düşmanımın sözüne kandın.” Götür senin olsun bütün ihtişam , Gece mahkûmuna kalır mı akşam?
"Sen İstinye'de bekle ben buradayım İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım. Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Çünkü ben burdayım, karanlıktayım. Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor, Şarabım bütün ekşi suyum soğuk Yanımda olmadın mı seni seviyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git. Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu Ben senin olmadığını arıyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git. Yabancı gibisin, miyop gözlerin kısık Bana ait ne varsa seni korkutuyor Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil Belki ölmek hakkımı kullanıyorum. Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git."
sevdim seni bir kere başkasını sevemem deli diyorlar bana desinler değişemem ♡
@ __ayseeaa__ "Benim bu evlere düşkünlüğüm sizin yüzünüzden. Şiirlerim bu yüzden aşklara, aşklara doğru. Nasıl hazırlanırım sizin gecenize gündüzden Siz olmasanız ekmekler sular ne olurdu?"
"Eylül'dü. İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin, Şimdi yoktu bir anlamı suskunluğun. Çırılçıplak kalakaldım sessizliğin orta yerinde. Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında Yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım. Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ. Gözlerini sildi zaman. Dedim ya... Eylül'dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin..." 10/09/20
"Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar,amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş, Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar. Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs... Uçmuş bir kuş tüyü hafifliğinde Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş canım, Ölünmüş. Murad alınmış. Gelgelelim, Beter bize kısmetmiş. Ölüm böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz,namlu gibi Ve çatal yürek, Barışa,bayrama hasret Uykulara,derin, kaygısız, rahat. Otuziki dişimizle gülmeğe Doyasıya sevişmeğe,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim bir suskunsa tekin mi ola? O malta bıçağı kınsız, uyanık Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan. Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak yiğit başına Bu ne ayıp,ne de yasak. Öylece bir gerçek,kendi halinde Belki yaşamama sebep. Evet, ağlamaklı oluyorum,demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık. Ve zehir -zıkkım cigaram Gene bir cehennem var yastığımda Gel artık..." 10/09/2020
"O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler. Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Utanılacak birşey değildir ağlamak, Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer... Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer... Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman. Meydan Savaşında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmadaydı eğer... Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından, Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer... Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ... Sen gittikten sonra yalnız kalacağım Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse? Evet sevgili,kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer..." 10/09/2020
ya zamanından çok erken gelirim, dünyaya geldiğim gibi. ya zamanından çok geç, seni bu yaşta sevdiğim gibi. mutluluğa hep geç kalırım, hep erken giderim mutsuzluğa, ya her şey bitmiştir çoktan, ya hiçbir şey başlamamış. öyle bir zamanına geldim ki yaşamın, ölüme erken sevgiye geç, yine gecikmişim bağışla sevgilim. sev'iye on kala ölüme beş.
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: