"Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar,amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş,
Demdir bu...
Demdir,
Derya dibinde yangınlar.
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş bir kuş tüyü hafifliğinde
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş canım, Ölünmüş.
Murad alınmış.
Gelgelelim,
Beter bize kısmetmiş.
Ölüm böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz,namlu gibi
Ve çatal yürek,
Barışa,bayrama hasret
Uykulara,derin, kaygısız, rahat.
Otuziki dişimizle gülmeğe
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
İçim bir suskunsa tekin mi ola?
O malta bıçağı kınsız, uyanık
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan.
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak yiğit başına
Bu ne ayıp,ne de yasak.
Öylece bir gerçek,kendi halinde
Belki yaşamama sebep.
Evet, ağlamaklı oluyorum,demdir bu.
Hani kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık.
Ve zehir -zıkkım cigaram
Gene bir cehennem var yastığımda
Gel artık..."
10/09/2020