Hazır bölümü yazıyorken sizlerle de ufak bir alıntı paylaşayım dedim. Olaylar iyice çığrından çıkmaya başlıyor. Bakalım bizi neler bekliyor…
“Yade hanım, biraz erken ayrılıyorsunuz galiba.” Olumlu anlamda kafamı salladım.
“Yarın kanalda olmam gerekiyor, çok kalamıyorum maalesef.” Samimiyetsiz bir gülüş çehresini kapladı.
“Anlıyorum sizi, işiniz tabi. O zaman biz sizi arka kapıdan uğurlayalım.” Söylediğine anlam verememiştim.
“Neden Faruk Bey, böyle bir şeye ne gerek var?” Yanıma gelip elini belime atıp beni mekanın mutfağına yönlendirmeye çalıştığında iyice sinirlenmiştim. Belimde ve kalçama yakın bir yerde duran eli beni iyice rahatsız ettiğinden uzaklaşmak için keskin bir hamle yaptım. Boşluğundan faydalanıp yanından sıyrılıp kapıya doğru yöneldiğimdeyse az evvel kurtulduğum eli bu kez de kolumu kavramıştı.
“Ön kapıdan çıkmayacaksın dedim sana. Dışarısı magazinci dolu. Kulüp senin hiçbir oyuncumuzla anılmanı istemiyor o yüzden akıllı bir kız olup seninle uğraşılsın istemiyorsan tıpış tıpış arka kapıdan çıkıp gidersin.” Sertçe kavradığı kolundan kurtulmak için çırpındıkça kolumdaki baskısı artıyordu. Etrafımızda olan onlarca kişiye rağmen koca bedeni yaptığı şeyi öyle bir ustalıkla gizliyordu ki hiçkimse ne olduğunun farkında bile değildi. Kolumu tekrar çekmek için niyetlendiğimde o da bırakmamak için üzerimde orantısız bir güç uyguladı. Bedenim bu artan baskıya dayanamadığında refleks olarak bağırmıştım. Birkaç saniye sonra ise ikimizde ne olduğunu anlamadan kolumdaki eli yok olmuştu.