Herkes gibi ben de annemi çok seviyorum. Annemin yeri bende apayrıdır. Annem için her şeyi yapabilirim mesela. Aşırı derecede bağlıyım ona. Bir gün üniversiteye başka bir şehire gitmek zorunda kalırsam annemsiz nasıl yaparım bilmiyorum. Anneme sarılınca bütün dertlerim geçiyor sanki. Arkadaşlarım benimle hep ne kadar ana kuzusu olduğumla ilgili dalga geçerler ama küçüklüğümden beri annemi kaybetme korkusuyla büyüdüğümü bilmiyorlar. Çocukluğumu hastanenin bahçesindeki parkta geçirdiğimi, ilkokulda bir kere bile okulun ilk gününe annemle gidemediğimi, hastane koridorunun ortasında "annemi istiyorum" diye geçirdiğim sinir krizlerini, verilen sakinleştiricileri, babama her sabah beni annemin yanına götürsün diye yalvardığımı, ameliyathanenin önündeki ekranda saatlerce gözümü bile kırpmadan annemin isminin çıkmasını beklediğimi bilmiyorlar. Bunlar şu son 4 sene hariç hayatımın her döneminde vardı fakat 4 senedir her şey o kadar iyi gidiyordu ki... Annem iyiydi, evimizdeydi. Geçtiğimiz haftalarda kütüphaneye ders çalışmaya gittiğimde annem görüntülü aradı. Telefonu açtığımda arkadaki serum torbasını görünce hemen anladım zaten neden aradığını. Sessizce çantamı toparlayıp kütüphaneden çıktım ve hastaneye gitmek için durağa gittim. 4 sene öncesinde olduğu gibi tıp fakültesine giden otobüse bindim, aynı durakta indim, aynı parkın önünden geçtim. Kimseye ziyaretçi girişinin nerede olduğunu veya hangi kata çıkmam gerektiğini sormadım. Odaya girmeden önce kendime ağlamayacağıma dair söz verdim ama annemi görmemle beraber ağlamaya başlamam bir oldu. O hastane odasında sadece annemi değil 5 yaşındaki İlay'ı da gördüm. Küçükken daha iyi sabredebiliyordum sanırım ya da alıştığım için farklı gelmiyordu ama uzun süre sonra annemi tekrardan o hastane yatağında görmek beni çok etkiledi. Annemi üzüp strese sokmamak için ağlamamam gerektiğini biliyordum ama o an dayanamadım ve anneme sarılıp dakikalarca ağladım.