Hz. Ali'ye (r.a) birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu. Hz. Ali'ye:
-Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmete değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum. Diye sordu.
Hz. Ali (r.a) adamı sükunetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:
-Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz gibi vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa, seninle biz aynı durumdayız. Sana da bize de yok. Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekat ve sadakaların bize zararı olmaz. Ama, ya ahiret varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin halin nice olur? Diye sordu.
Adam biraz durdu, düşündü ve sonra:
-Vallahi, her iki durumda da siz kardasınız, ahiret varsa vay bizim halimize! Yolunu öğret, ben de müslüman olacağım. Dedi ve müslüman oldu.