biravekahvem

Vâveyla

biravekahvem

Bir zamanlar sizi de sevmiştik hatırlar mısınız
          Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
          Her gece ayla beraber çıkardınız gökyüzüne
          Gün olur güneşler doğardı aydınlığınızdan
          Gözlerinizin şavkı vururdu duvarlara
          Gün olur dağ rüzgarıyla gelirdiniz
          İnsanı büyüleyen bir havanız vardı
          Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
          
          Tutunca avuçlarımızda eriyecek sanırdık elleriniz
          Öyle beyazdılar, inceydiler anlatılmaz
          Ya dudaklarınız yaban eriği kokulu
          İnsanı deli divane eden dudaklarınız
          Hiç öpmemiştik ama bilirdik tadını öpmüşçesine
          Zekiydiniz aklımızdan geçenleri bilirdiniz
          Bir tanrı yüreğiyle severdik sizi
          Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
          
          Nereye gitsek sizi bulurduk karşımızda
          Yürüsek gölgemizdiniz uyusak düşümüzdünüz
          Kır çiçekleri açardı bastığınız yerde
          İyot kokuları gelirdi uzak denizlerden
          Gözlerinize gemilerin biri gelir biri giderdi
          Yosun yeşili elbiseler giyerdiniz
          Bilseniz nasıl da yaraşırdı size
          
          Şimdi ne desek faydasız yoksunuz
          Bir karanlıktır bıraktınız arkanızda
          Yüzünüzü görmek mümkün değil artık
          Kulaklarımızda yalnız aksi kaldı gülüşlerinizin
          Hani yokluğunuz bu kadar uzun sürmeyecekti
          Hani giderken gelirim demiştiniz
          Vefasızlık bile yakıştı size
          Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz

biravekahvem

rüzgar şöyle bir tenimizi okşayıp geçtiğinde sarı saçlarının dağılması ve burnuma gelen o efsunkâr kokun; sonbaharın içimizi burkan soğuğunda bir sıcak çikolata içmek için gittiğimiz pastanenin o kokusu kadar tatlı ve zarif.