bll3zaa

Cehennemden kaçmaya çalışırken neden daha çok yanıyorsun? 

bll3zaa

Çıkis nerde?…
Reply

bll3zaa

Cünkü gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun ama nerde? 
Reply

sakiler

Panoma yazdığın şeyi sen mi yazdın yoksa bi yerden alıntı falan mı çok hoşuma gitti niyeyse 

bll3zaa

@sakiler teşekkür ederim sevindimmm
Reply

sakiler

Çok güzel yazmışsın eline sağlık 
Reply

bll3zaa

@sakiler yok tanışmıyoruz sanırım 
Reply

bll3zaa

Anne..Cünkü en başından beri yarim kalmis birisiyim ben. Sen o yeri doldurmaya çalıştıkça, Daha da çok kırıldım ben. Ben bir çocuk gibi degildim. İyi olmaya çalıştıkça kanatan. Kendini bile reddeden. İnsan nezaman kendine düsman olur? Ben sevilmemeliydim. Cünkü kendim sevmeyi bilmiyordum. Ama neden hala içimde ağlayan kücük bir cocuk var? Neden hala seni özliyor? Ben senin ağlamanı izledim ama yinede durmadım. Ben kötü biri değilim anne ama hiçbir zaman iyi biriside olamadım. Kirmak kolaydi. Affedilmek istemiyorum. İyilik bana fazla geliyor. Anne senin gözüne bakamadım hiç bir zaman.  Cünkü ben o bakislari hak etmedim. Seni görmezden geldim… çünkü hak etmedim. Cünkü kafamda sürekli bir ses Tekrarlanıyor anne: „ sen bir hatasın .“ Sevgiyle dolu kalbine ben diken gibi battım. Sen beni affetmeye çalıştıkça ben daha da derine düştüm. Çünkü bazi insanlar iyileşmez anne. Bende onlardan biriyim. Beni sevdin, ama ben o sevgiyi yuttum. Tattığım ilk şey acıydı, ve sonra tatlı her şeyden korktum. Anne, bir çocuk geldiydi kucağına Ama içi boş, sesi karanlıktı Sen “canım” dedikçe, ben sustum Çünkü ismim yoktu aslında. Sarıl dedin, diken gibi battım Sev dedin, küfre döküldüm Kalbimde yer yoktu güzellik için
          Ne varsa kırık, onu büyüttüm. Yüzüne bakamadım yıllarca Çünkü senin gözlerin ışık taşıyordu Bense o ışığın en karanlık köşesiydim

bll3zaa

Bir köşede duran vazo var.
          İçi boş değil, sadece yeni bir şey beklemiyor artık.
          Bir zamanlar içinde çiçekler vardı;
          parlak, canlı, gösterişli.
          Sonra solmaya başladılar.
          Önce renkleri gitti, sonra kokuları.
          Ve sonunda, kimse onları fark etmedi bile.
          Vazo sadece tuttu, her zamanki gibi.
          Hiç sormadı, hiç direnmedi.
          Tutan her şey bir gün susar.
          Zaman geçtikçe su çekilir.
          Vazo çatlamaya başlar,
          ama kırılmaz çünkü kimse fark etmez.
          Kırılmak için bile bir tanığın gerekir. Ve kimse artık bakmaz. Vazo yerinde durur, çünkü yerinde kalmak, insanın öğrendiği tek istikrardır.
          Çiçekler hep erken gider. Kendilerini güzel sanırlar,
          ama kökleri yoktur. Topraktan koparıldıkları anda ölmeye başlarlar, ama gülümsemeye devam ederler.
          Sonra biri gelir,
          solmuş çiçekleri atar,
          vazoyu yıkar, yenilerini koyar.
          Döngü yeniden başlar.
          Hiç kimse, bir öncekinin suyla boğulduğunu bilmez. Herkes sadece taze olanı sever.
          Çünkü güzellik unutmanın bahanesidir. Ama vazo bilir. O hep hatırlar. Her çiçeğin ağırlığını,
          her gülümsemenin kokusunu,
          her sessiz çürümenin izini.