Kan bağı her şey değildir bilirim. Abimin gidişi daha doğrusu hiç gelmeyişi öz babamdan daha çok yaktı canımı. Benim için çabalamayışı öz babamın çabalamayışından daha çok yaktı canımı. O sadece abim değildi çünkü aynı zamanda babamdı. O gittiğinde içimdeki kız çocuğu öldü. Bunun yeni yeni farkına varmam çok garip ama şimdi anlıyorum. Eskiden cıvıl cıvıldım, pembeyi de severdim... Sonra gitti ve benim içimdeki kız çocuğu babasını kaybetmiş gibiydi. Neşesi kaybolmuştu eskiden olan tebessümleri yoktu artık. Gülerken bile kendini zorluyordu artık. Gülümsemeleri az ve buruktu. Oysa sadece çaba göstersin istemişti... Son konuşmayı yaparken bile 'belki bu son olmaz çabalar, abim beni anlar' diyordum içimden. Olmadı. Abiş diye seslenirdim ona, her ne kadar 'abiş ne kızım' diyip kızsa da öyle sesleniyordum çünkü benim için çok özeldi. Eskiden şirinlik yapardım ona... içimdeki kız çocuğu öldü ve benim hayatım tamamen siyaha büründü. Nefret ettim kendimden ama ondan edemedim hiçbir zaman. Bunu kabul etmek çok zordu ama evet. Bunu birine söylesem büyük ihtimalle safsın derdi bana. Saf kalmayı isterdim. Saftım biliyorum inandım çoğu şeye. Aslında inanmadım da sadece inanmaya ihtiyacım vardı babamın yarattığı boşluğu doldurmaya. Keşke gözüm hiç açılmasaydı diyorum bazen. Keşke gerçek yüzünü görmeseydim. Çünkü biliyorum ki birine ne kadar değer verirsen onun ihaneti canını o kadar yakar. O benim canımı en çok yakan ama aynı zamanda en çok sarandı. O siyahtı ben beyazdım. Onunlayken gri olacağımı hiç düşünmedim, çünkü abim buna değerdi. O gitti ve ben boşlukta kaldım. Çıkamıyorum.