Her odaya girdiğimde, gözlerimin ağına kitaplık takılıyor ve ruhum alev alıyor.
Bir ses zihnimde durmadan bağırıyor: "Senin kitapların hiçbir zaman burada yerini alamayacak. Gerçek bir yazar olamayacaksın."
Bu nasıl bir duygudur bilmiyorsunuz. Nasıl her saniye ölünür bilmiyorsunuz. Nasıl çabaladığımı bilmiyorsunuz.
Ben 6 yıldan fazladır yazıyorum ama zorla da güzellik olmuyor. 100'den fazla kurgum var ve 50'den fazla kitap yayınladım. Ama hiçbir kitabım okumadı. 6 yıldır en fazla 3 bin okundu kitaplarım ve şimdi 1 bin bile okunmuyor, bu saatten sonra olunacağına dair de inancım kalmadı.
Anlaşılan ben; iğrenç, ergence, malca, saçma sapan yazıyorum ve betimlemelerim vasat. Bu yüzden okumuyorsunuz. Ne üçüzlerim, ne kız kardeşim, ne yanımda olduğunu söyleyen insanlar, ne de yabancılar kitaplarımı okumuyor. Onca emeğime karşı ne bir oy verip, ne de yorum yapıyor. Çünkü benim kitaplarım o kadar iğrenç ki bir oyu bile hak etmiyor.
Yaklaşık 8 yıldır çektiğim bir acı var bedenimde; kürek kemiklerime birileri hançer batırıyormuş gibi hissediyorum, acı hiç dinmiyor. Özellikle de laptop başına masada oturup bölüm yazınca acım daha da çok katlanıyor. Bu hastalığın tek tadavisi ağrı kesici. Ve ağrı kesiciyi de her gün içemiyorum, haftada bir içebiliyorum.
Ben bedenen çektiğim acılar yüzünden çok az ağladım. Ama emeklerimin boşa gittiğini, gerçek bir yazar olamayacağımı anladığım her saniye hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.
Masidiana: Vazgeçme Ay Tanrıçası anlamına geliyor. Vazgeçmek istemiyorum ama o kadar yoruldum ki anlatamam.
Kitaplarıma son bir şans veriyorum. En geç Aralık veya Ocak ayında buraya geri döneceğim. Ya kitaplarımın hepsini yayından kaldıracağım ya da kaldığım yerden yazmaya devam edeceğim.
Bu ölümlü dünya, yarının garintisi yok. En geç Ocak ayına kadar geri dönmezsem, bilin ki ölmüşümdür.
Ne kadar kalbim kırıldıysa da ben herkese hakkımı helal ediyorum. Siz de hakkınızı helal edin.
Ve bu satırlarımı şu an okuyan biri varsa,
Gülümse.
(: