bazen sürekli tekrar eden, sinir bozucu bir ses duyduğumda hızlıca kulaklıklarıma davranırım ve genelde bir elim kulaklığımın takılması gereken kısmını tutarken diğeri saçma bir şekilde, ayrıca da sanki bilerek, yanlış olan tarafı yakalıyor. yani bağlantı soketini tutuyorum. o zamanlarda da ansızın içimden hep o soketi kulağıma sokmak geçiyor — böylece ızdırap verici sesten sonsuza dek kurtulur, ve huzur içinde sessizliğe bürünürüm diyorum.
gerçekten aniden böyle kararlar verecek olmam, hatta verebilecek kapasitede olmam beni ürperiyor. içimde beni öldürmek isteyen bir canavar varmış gibi hissediyorum. o canavar günah gibi çekici, ölüm kadar korkunç, şaka kadar mizahi.
işin iç karartıcı tarafı da cezbediciliği asi geliyor bana. ve ben bunu yapmak istiyorum. bazen yolda seyir halinde aracın altına atlamak, yüksek pencereden aşağı atlamak, beni zehirleyeceğini bildiğim şeyleri tüketmek... ne kadar güzel geliyor saniyelik de olsa kulağa. sonra bilinç denen nankör varlık geliyor ve beni ızdıraba geri götürüyor. — "yaşa." diyor, "gör bak daha neler göstereceğim sana. ağzın açık kalacak ve her şeyden uzak durmak istediğinde, o kendini oyalayacak şeyleri de burnundan getireceğim." diyor.