Uçurumunda münzevi,
Dünya da bir göçebeyim.
Varlığına Mecnun gibi,
Yokluğunda buldum, aşkına keremim.
Aslı olacak kadar sever miydin beni?
Yoksa Leyla gibi terk edip gider miydin?
Ben hala sana mecburum,
Gözlerimden kıskanıyor,
Bakamıyorum, neredesin?
Kör sokaklarda ellerini arıyor,
Bulamıyorum, nerdesin?
Gözlerinin zehri ilaç olur bana,
İçinde boğulur, kendimi bulurum yalnızca...
İnsanlar soruyor "bu çocuk neden münzevi?"
Hiç kimse bilmiyor ki seni,
Görseler böyle bir güzelliği:
Duyamazlardı başka birini.
Ben seni gördüğüm andan beri kör, sefilim.
Kıyamam tek gözyaşına, aşkına esirim.
Ne kadar güçlü gözüksem de, gözlerine yenildim.
Sen nereden çıktın geldin...
Sessiz harflerle vedalaşırken seninle,
Neden bağırmayı tercih ettin?
Bir zamanlar hayal kurduğumuz birlikte,
Neden yokluğuna mahkûm ettin?
Senin için yaşadığım günleri ne çabuk unuttun,
Daha bir adım atmadan nasılda benden yoruldun.
Yaşamak için erken, ölmek içinse çok geç oldu.
Bir gün gideceksin biliyorum,
Keşke görmeseydim, yerimi kimin doldurduğunu.
Bir gün öleceğim yokluğunda biliyorum.
Şimdi bu satırlar arasında kaybolurken,
Yalnızca gözlerini arıyorum.
Bana söylediğin güzel sözleri unuturken,
Üzerimde nefret dolu bakışını buluyorum.
Şimdi sessizce uzaklaşırken senden,
Nolur unutma bizi demekten başka çarem yok.
Anlatacak bir dünya kaldı geriye senden,
Şimdi sessizce duvarlara yazmaktan başka çarem yok.
Küçükken görünmez olmak bir güzel bir şey zannederdim,
Görmüyor artık kimse, görmesin.
Bir o görsün istedim.