Yoğun bir koşuşturmanın içinde kaybolmuş gibiyim.
Anılarla bulanmış aklım ne olup bittiğiden bir haberdi.
Çığlık atıyordum, bağırıyordum çekip kurtarsınlar beni bu hiçlikten diye.
Ama kimse ne duyuyordu ne de dönüp bakıyordu.
Ve o zaman fark ettim bu koca hiçliğe mahkum olduğumu.
Ve o zaman hissettim haykırışlarımın hiçlikte yok olduğunu.
Dünya dönüp, hayat soluk alıp vermelerimiz arasında akıp giderken biz yaşlanıp, tükeniyoruz. Mutlak sonun ayırdında olmadan gereksiz ayrıntılar içinde ya da yersiz korkuların zayıflığında kaçırdıklarımızın pişmanlığı yakamıza yapışabiliyor.