Bazen zihnimin bir mezarlık olduğunu düşünüyorum. İçimde bir yerlerde cesetlerin daima var olduğunun bilincindeyim. Bazen ruhumun bataklık gibi olduğunu fark ediyorum. Kim beni tanımaya çalışsa gömülüyor adeta. Bataklık gitgide kalabalıklaşıyor. Giren çıkamıyor, boğuluyor. Peki sen kendini görebiliyor musun? Bataklığın en dibinde çürümeye başlamış kendini. Beni çürütmüş ve boğulan. Bir ressamın çarpıcı vuruşları gibi, bir bebeğin ilk gözyaşı, ilk 'anne' diye ağlayışı. Çığlık çığlığa. Nefes nefese. Bazen akrep ve yelkovana meydan okuyorum. Zamanı durduruyorum. Saatlerce, günlerce, aylarca susabiliyorum. İnsanlardan korkuyorum. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyorum. Kafamın içinde uğuldayan birçok şeytani düşünce var. Onları susturmak için çabalamam gerekiyor. Bazen susuyorlar. Bazen ise ne kadar uğraşırsam uğraşayım konuşmaya devam ediyorlar. Bazen kağıt ve kalemi elime alıyorum. Zihnimde ağırlık yapan iyi, kötü her şeyi o kağıda döküyorum. Bir kağıt yetmiyor. iki, üç... Sustuklarımı yazıyorum. Gökyüzü kirleniyor, yanardağlar lav kusuyor ben yazdıkça. ''Yazma dur!'' diye bir ses yükseliyor mezarlıktan. Ben bazen rüzgarım, bazen bulut, bazen içilip bir köşeye atılmış sigara, bazen ise eskimiş bir kitabım. Sahafın içinde saatlerdir oturup birinin gelmesini bekleyen, sokakta yürüse kimsenin dönüp bakmayacağı, hikayesi merak edilmeyen o adam gibiyim.
- sahaf
- JoinedMay 10, 2015
Sign up to join the largest storytelling community
or