canavar2810

              SANA NE YAPTILAR
          	
          	 O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi 
          	Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin 
          	Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında 
          	Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin 
          	Seni görür görmez özgürlüğümden utandım 
          	Söyle ne içersin, çay mı kahve mi 
          	Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          	
          	Saçların uzundu, omuzlarına akardı 
          	Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından 
          	Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın 
          	Gülerdin, içimize aylar doğardı 
          	Görünmez dağların arkasından 
          	Eski gülümsemeni beyhude aradım 
          	O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi 
          	Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          	
          	Bir çay içer misin, yoksa kahve mi 
          	Kibritim yok, demek cigaraya başladın 
          	Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var 
          	Böyle bir kız değildin sen eskiden 
          	Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar? 
          	Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken 
          	O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi 
          	Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          	
          	                                      ATTİLA İLHAN

canavar2810

              SANA NE YAPTILAR
          
           O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi 
          Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin 
          Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında 
          Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin 
          Seni görür görmez özgürlüğümden utandım 
          Söyle ne içersin, çay mı kahve mi 
          Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          
          Saçların uzundu, omuzlarına akardı 
          Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından 
          Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın 
          Gülerdin, içimize aylar doğardı 
          Görünmez dağların arkasından 
          Eski gülümsemeni beyhude aradım 
          O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi 
          Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          
          Bir çay içer misin, yoksa kahve mi 
          Kibritim yok, demek cigaraya başladın 
          Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var 
          Böyle bir kız değildin sen eskiden 
          Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar? 
          Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken 
          O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi 
          Çok değişmişsin birden tanıyamadım. 
          
                                                ATTİLA İLHAN

canavar2810

Anneleri tarafından bir türlü benimsenmeyen, sevilmeyen, içten içe reddedilen çocuklar vardır. Tırmanır dururlar annelerine, beni sev, bana sahip çık, benimle ilgilen diye. O tırmandıkça anne iter, anne ittikçe çocuk daha fazla yapışır anneye.
          
          Her şeye ağlar bu çocuklar. Hayat onlar için yabancıdır, korkutucudur ve her zaman tehlikelerle doludur. Bu karanlık dünyada onları koruyacak, güvendikleri bir sahipleri yoktur. Okula bile bir türlü başlayamaz, yanlarında hep annelerini ister, öteki çocuklar ortalıkta koştururken onlar dehşet içinde bir kenara çekilir ve ağlarlar.
          Hayatın onlara nasıl bir rol vereceği kesinleşmiştir artık. Ömürlerinin sonuna kadar kendilerini hep yalnız hisseder bu insanlar. Özellikle aşk ilişkilerinde sürekli bir terk edilme korkusu yaşadıkları için, karşı tarafa çok taviz verir, hep “daha çok seven” olur ve sonunda korktukları başlarına gelir ve terk edilirler.
          
          

canavar2810

Aslında aşkları da büyük bir yalandır, kendilerine söyledikleri bir yalan. Ortada ciddi bir aşk yoktur zaten ama ciddi bir terk edilme korkusu vardır. Hayata gözlerini açtıkları andan itibaren en çok yaptıkları şeyi tekrar eder ve yine ağlarlar. Ağlamak onlar için sanki hayatın vazgeçilmezidir. Sonra da “kader” derler, “hep terk edildim, kimse beni sevmedi.”Oysa onları asıl sevmeyen, benimsemeyen, bir türlü istedikleri yakın ve sıcak ilişkiyi kuramadıkları kişi sevgilileri değildir. Belki de sevilmeyecekleri, istenmeyecekleri ya da bir gün mutlaka terk edilecekleri şeklindeki önyargıları, korkuları olmasa, kaderleri de böyle olmayacaktır.
          
          Bütün ilgileri kendilerine ve kötü kaderlerine yönelmiş olan bu insanlar her şeyden şikâyet eder, iktidar partileriyle hiç anlaşamaz ve kahvenin sade mi yoksa şekerli mi olduğuyla da pek ilgilenmezler.Kendilerini bir türlü sevdiremedikleri anneleriyle hem sürekli kavga eder, didişir, hem de onun için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz, hatta kendi düzenlerini bozmayı bile göze alır ve aslında sevilmeyi en çok hak eden evlat olduklarını kanıtlamaya çalışırlar.
          
          Hep inanmak ister ama içlerindeki isyan duygusu nedeniyle sık sık Yaradan’la da kavga eder, başlarına gelen her şeyden kötü kaderlerini sorumlu tutarlar.
          Ağlayarak başladıkları hayat, yine ağlayarak biter.Kaderlerinin nasıl yazıldığını, neden hep mutsuz olduklarını görebilseler, hayatlarında ne çok şey değişirdi
          

canavar2810

        Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
          
           Burası İstanbul Bakırköy'de bir hastane, ben 399 nolu hasta, teşhis plak kompleksi marka sahibinin sesi. Bir iğne görmez miyim fırıl fırıl dönerim. Yolunuz buraya düşerse eğer bana plak fırçası getirin, kristal iğne getirin. Ben insanları çok severdim, çok severim. Çok saftım bir zamanlar, inandım, kandırıldım. İnsanları çok severdim, inandım, kandırıldım ama sevildiğim kadar sevilmedim. Karım'a, vatanıma, milletime, dostlarıma köpek gibi sadıktım. Belki ondan ötürü köpek yerine sayıldım. Yetmişim'e 1 yaş kala teşhisimi koydular. Bütün bu saçma şarkıyı baştan sona çizip yeni bir şarkıya başlayacaktım müsade etmediler. Bana deli dediler. Şimdi bütün gece, bütün gece herkes mışıl mışıl uyurken ben gözümü kırpmıyorum. Mırıl mırıl, mırıl mırıl koza ören bir ipek böceği gibi yeni bir plak dolduruyorum, ama bu seferki sahibinin sesi değil vicadinin öz sesi. Bütün bu dünyaya karşı. Ezilmiş, kandırılmış, okkanın altına gitmiş küçük adamların uyanış marşı. Yalın, güçlü, imanlı. Ey benim insan kardeşlerim, gözlerinizi açın gerekeni yapın. Sakın siz de benim gibi safçasına plak olmayın. Gözlerinizi açın gerekeni yapın...
          
                                                       HALDUN TANER
          
          

canavar2810

Gidince anladım aşkın yalanmış
          Bu yalan kalbimi yaktı sevgilim
          Bir tahta masada adımız kalmış
          Görünce gözyaşım aktı sevgilim
          Katlanırdım bil ki en derin yasa
          Kolunda yabancı biri olmasa
          Ayağı kırılmış o tahta masa
          Senden çok vefalı çıktı sevgilim
          
                                         Ahmet Selçuk İlkan

canavar2810

Acılarım sayesinde çok güçlendim, öyle ağlayıp durmuyorum; üzüntüm çok, ağlama isteğim de kocaman ama artık bunları düşünmeyeceğim, elimden geldiğince neşeli bir hayat sürmeye karar verdim.
          
                                                         Cuniçiro Tanizaki

canavar2810

                         
          Shall I compare thee to a summer’s day?
          Thou art more lovely and more temperate.
          Rough winds do shake the darling buds of May,
          And summer’s lease hath all too short a date.
          Sometime too hot the eye of heaven shines,
          And often is his gold complexion dimmed;
          And every fair from fair sometime declines,
          By chance, or nature’s changing course, untrimmed;
          But thy eternal summer shall not fade,
          Nor lose possession of that fair thou ow’st,
          Nor shall death brag thou wand’rest in his shade,
          When in eternal lines to Time thou grow’st.
          So long as men can breathe, or eyes can see
          So long lives this, and this gives life to thee.
          
                                                             William Shakespeare

canavar2810

iyi geceler değerli kent dinleyenleri, kaybedenler kulübü burası. aşık olmak çok anlık bir şey. birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin çok daha lezzetli olduğu bir an bu. insan karar vererek aşık olmaz. sadece bir bakar olmuş.

canavar2810

                    PENGUEN 2
          
          O büyük ve muazzam zamanda unuttum
          Kanatlarım çok oldu üşüyor benim
          Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor
          Bu yüzden eğik boynum.
          
          Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
          Bundan gözlerimdeki kayalık,
          İçimdeki serseri buzullar
          
          Dürtme içimdeki narı
          Üstümde beyaz gömlek var.
          
                                        BİRHAN KESKİN