Sis çökmüş şehrin lacivert seması altında usul usul yaklaşan araba farlarının altında, şu doyumsuz bedenim. Üşüyen ellerim, aşksız yüreğim, körelmiş vicdanım, öfke kusan şu boğazım, göğüs kafesimden süzülen şu kan, bu belirsiz beyazlığın içinde kırmızı bir iz.
Çözülecek mi? Diye sordu diğeri.
Öbürleri çözülmez ama, belki üşüyen ellerim ısınır? Dedim kendi kendime.