cheex_

Mutluluk hakkında monolog:
          	
          	Evet, bayanlar ve baylar.
          	Bu gün ben, bir saniye bile olsun yerinde durmayan, daima ileride bir yerde, sağımda, solumda, ilerdeki döngüde görünen ismi malum olmayan mutluluğun peşinde koşan biriyim.
          	Ben her zaman kendime teselli verdim:
          	"İşte yeni albümüm çıksın, o zaman mutluluğu bulucam ya da boşanıp, evlenirsem, en sonunda da başka bir şehire taşınırsam. Evet, bundan sonra cidden mutlu ola bileceğim"
          	Tanıdık geliyor, öyle değil mi?
          	
          	Maestro, rica etsem, bizlere, bütün evrenin inceliğini duyan o eldivenli parmaklarınızla piyanoda, zarif, ruhu okşayan bir keder bağışlayın..
          	
          	Saint Preux-Aria de Syrna
          	
          	Mükemmel..
          	Her zaman olduğu gibi bu fantastik ustalığınızı kelimelerle ifade etmek mümkün değil, düşüncelerin hepsi kendiliğinden beyinde süzülüyor..
          	
          	Evet benim değerli dostlarım. Çok bariz ki, karşıdakı virajdan sonra aradığımızı şeyi zar-zor bulduk, doğru mu? Çünki o virajdan sonra göreceğimiz tek şey yeni bir döngüdür. Sonra bir döngü daha, sonra yine ve yine..  ve büyük ihtimalle bu sonsuza kadar sürecek..
          	
          	Çocukluğumuz, daha doğrusu ondan önce yaranan "duygusal açlığımız" hakkında bazı psikolokların söyledikleri şaşırtıcı bir şekilde doğru.
          	Bir zamanlar bizim hepimiz sıkıca battaniyemize sarılarak yanlız başına karanlık içinde  uyumaya terk edilirken, mutluluk hissinin doğal bir varoluş gibi değil de, bir amaç gibi aşılamaya başladılar.. öyle bir amaç ki, onun için mutlaka koşmak, çabalamak gerekti.. onu mutlaka takip edip, gerektiği zamanda tutmaya hazır olmalıydık. 
          	Yoksa annemiz yine gidecek ve biz tekrardan karanlıkta, tek başına, kafes gibi battaniyemizin altında uyumalı olucaktık.
          	Bu derin programlanmış rahatsızlık hissi, o psikolokların dediği gibi, duygusal açlığın sonucu ve şimdi büyüdüğümüz zamanda da biz bu tuhaf rahatsızlık duygusunu yaşamaya devam ediyoruz. Sanki erişilemeyen aynı zamanda çok önemli bir şeyi sonsuza kadar kayb etmişiz..
          	Ve bu geçirdiğimiz rahatsızlık bize tarif edilemez bir eminlik oluşturuyor:

cheex_

30  yaşımıza vardığımızda da mutluluğa varmak için, bir ev alıp, arabayı yenileyip, o büyük göğüslü kadını yatağa atmak gerektiğini düşünürüz..
          	  ama 40 yaşına geldik.. elimizde olması gereken o hayaller artık düşüncemizde bile değil.
          	  Ve biz yine doymayan bakışlarla, dünyanın vitrinine bakıyoruz, ve düşünüyoruz ki, istediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz şey, ileride bir yerde karşıdakı virajdan ötede...
          	  *kıkırdar*
          	  Ve işte bu.. bir kaç gün içerisinde 30 yaşım olucak ve ben sabahın köründe karım Gloria ile birlikte gördüğünüz üzere arabayla bir yerlere gidiyoruz.. 
          	  O sürücü koltuğuna oturmuş, ben ise fikirlere dalıp uyuyorum. İnanmayacaksınız ama.. rüyamda kendi cenazemi görüyorum. Benimle vidalaşmak için bir sürü insan geliyor.. Kimler ki, beni çok iyi tanıyor ve kimler ki beni olduğum gibi seviyor.
          	  Cenazeyi düzenleyen kişiler arasında David Bowie güzel ve bir o kadar acıklı bir konuşma yapıyor. Lakin bu sözler çok sade ve sıradandı.. "Mutluluk ileride bir yerde değil, o şimdi ve her zaman bu andadır.. o basit hislerin verdiği mutluluktur" ve söylediğine göre, ben bunları herkesten daha iyi biliyormuşum.
          	  
          	  Bunları rüyada duymak, açıkcası benim için büyük bir süprizdi, çünki ben bunun ve buna benzer hiç bir şeyin farkında değildim ve bu hakkında hiç düşünmemiştim. Herkes gibi bende ömrüm boyu bir yerlere, belli olmayan, her zaman elimden kayıp giden bir kabusun arkasından sürüklendim.. hep koştum.. bir an bile durmadım.. ve çok tuhaf ki, ben insanların aklında hep mutluluğu onlardan daha iyi bilen biri olarak kalmıştım..
          	  *kıkırdar*
          	  eh.. 
          	  
          	  -p.ch
Reply

cheex_

Biz yanlız milyonları kazandıktan ve ya çaldıktan sonra mutlu ola biliriz ve işte bu! İstediğimize nerdeyse vardık, mutluluğun ucundayız. Sadece bu oyuncağı almak kaldı, sonra bunu ve oradakini ve... bununla birlikte onu da almalıyız..
          	  Ama her ne kadar ceblerimizi, beynimizi ve karnımızı doldursak bile, tuhaf şeyler yaşanmaya devam ediyor. Artık tahmin ediyorsunuzdur, biz daha fazla tok olmak istiyoruz, daha zengin, ünlü... daha fazla sevgi lazım bize... Bütün bunlar total boşluğumuzun farkına vardığımız a`na kadar devam ediyor. O zamana kadar ki, biz artık bunların hiç birinin bizim düşdüğümüz boşluğu, kederi dolduramayacak.
          	  Komik.. öyle değil mi?
          	  Bütün bu düşdüğümüz boşluk ve geçirdiğimiz ağrının nedeni, sadece ve sadece kudaklanmak yerine, annemizin kucağında uyumak isteğiydi..
          	  
          	  16 yaşına vardığımızda mutluluğun nerdeyse ileride bir yerde, 18 yaşın döngüsünde olduğunu düşünmek normal.
Reply

cheex_

Mutluluk hakkında monolog:
          
          Evet, bayanlar ve baylar.
          Bu gün ben, bir saniye bile olsun yerinde durmayan, daima ileride bir yerde, sağımda, solumda, ilerdeki döngüde görünen ismi malum olmayan mutluluğun peşinde koşan biriyim.
          Ben her zaman kendime teselli verdim:
          "İşte yeni albümüm çıksın, o zaman mutluluğu bulucam ya da boşanıp, evlenirsem, en sonunda da başka bir şehire taşınırsam. Evet, bundan sonra cidden mutlu ola bileceğim"
          Tanıdık geliyor, öyle değil mi?
          
          Maestro, rica etsem, bizlere, bütün evrenin inceliğini duyan o eldivenli parmaklarınızla piyanoda, zarif, ruhu okşayan bir keder bağışlayın..
          
          Saint Preux-Aria de Syrna
          
          Mükemmel..
          Her zaman olduğu gibi bu fantastik ustalığınızı kelimelerle ifade etmek mümkün değil, düşüncelerin hepsi kendiliğinden beyinde süzülüyor..
          
          Evet benim değerli dostlarım. Çok bariz ki, karşıdakı virajdan sonra aradığımızı şeyi zar-zor bulduk, doğru mu? Çünki o virajdan sonra göreceğimiz tek şey yeni bir döngüdür. Sonra bir döngü daha, sonra yine ve yine..  ve büyük ihtimalle bu sonsuza kadar sürecek..
          
          Çocukluğumuz, daha doğrusu ondan önce yaranan "duygusal açlığımız" hakkında bazı psikolokların söyledikleri şaşırtıcı bir şekilde doğru.
          Bir zamanlar bizim hepimiz sıkıca battaniyemize sarılarak yanlız başına karanlık içinde  uyumaya terk edilirken, mutluluk hissinin doğal bir varoluş gibi değil de, bir amaç gibi aşılamaya başladılar.. öyle bir amaç ki, onun için mutlaka koşmak, çabalamak gerekti.. onu mutlaka takip edip, gerektiği zamanda tutmaya hazır olmalıydık. 
          Yoksa annemiz yine gidecek ve biz tekrardan karanlıkta, tek başına, kafes gibi battaniyemizin altında uyumalı olucaktık.
          Bu derin programlanmış rahatsızlık hissi, o psikolokların dediği gibi, duygusal açlığın sonucu ve şimdi büyüdüğümüz zamanda da biz bu tuhaf rahatsızlık duygusunu yaşamaya devam ediyoruz. Sanki erişilemeyen aynı zamanda çok önemli bir şeyi sonsuza kadar kayb etmişiz..
          Ve bu geçirdiğimiz rahatsızlık bize tarif edilemez bir eminlik oluşturuyor:

cheex_

30  yaşımıza vardığımızda da mutluluğa varmak için, bir ev alıp, arabayı yenileyip, o büyük göğüslü kadını yatağa atmak gerektiğini düşünürüz..
            ama 40 yaşına geldik.. elimizde olması gereken o hayaller artık düşüncemizde bile değil.
            Ve biz yine doymayan bakışlarla, dünyanın vitrinine bakıyoruz, ve düşünüyoruz ki, istediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz şey, ileride bir yerde karşıdakı virajdan ötede...
            *kıkırdar*
            Ve işte bu.. bir kaç gün içerisinde 30 yaşım olucak ve ben sabahın köründe karım Gloria ile birlikte gördüğünüz üzere arabayla bir yerlere gidiyoruz.. 
            O sürücü koltuğuna oturmuş, ben ise fikirlere dalıp uyuyorum. İnanmayacaksınız ama.. rüyamda kendi cenazemi görüyorum. Benimle vidalaşmak için bir sürü insan geliyor.. Kimler ki, beni çok iyi tanıyor ve kimler ki beni olduğum gibi seviyor.
            Cenazeyi düzenleyen kişiler arasında David Bowie güzel ve bir o kadar acıklı bir konuşma yapıyor. Lakin bu sözler çok sade ve sıradandı.. "Mutluluk ileride bir yerde değil, o şimdi ve her zaman bu andadır.. o basit hislerin verdiği mutluluktur" ve söylediğine göre, ben bunları herkesten daha iyi biliyormuşum.
            
            Bunları rüyada duymak, açıkcası benim için büyük bir süprizdi, çünki ben bunun ve buna benzer hiç bir şeyin farkında değildim ve bu hakkında hiç düşünmemiştim. Herkes gibi bende ömrüm boyu bir yerlere, belli olmayan, her zaman elimden kayıp giden bir kabusun arkasından sürüklendim.. hep koştum.. bir an bile durmadım.. ve çok tuhaf ki, ben insanların aklında hep mutluluğu onlardan daha iyi bilen biri olarak kalmıştım..
            *kıkırdar*
            eh.. 
            
            -p.ch
Reply

cheex_

Biz yanlız milyonları kazandıktan ve ya çaldıktan sonra mutlu ola biliriz ve işte bu! İstediğimize nerdeyse vardık, mutluluğun ucundayız. Sadece bu oyuncağı almak kaldı, sonra bunu ve oradakini ve... bununla birlikte onu da almalıyız..
            Ama her ne kadar ceblerimizi, beynimizi ve karnımızı doldursak bile, tuhaf şeyler yaşanmaya devam ediyor. Artık tahmin ediyorsunuzdur, biz daha fazla tok olmak istiyoruz, daha zengin, ünlü... daha fazla sevgi lazım bize... Bütün bunlar total boşluğumuzun farkına vardığımız a`na kadar devam ediyor. O zamana kadar ki, biz artık bunların hiç birinin bizim düşdüğümüz boşluğu, kederi dolduramayacak.
            Komik.. öyle değil mi?
            Bütün bu düşdüğümüz boşluk ve geçirdiğimiz ağrının nedeni, sadece ve sadece kudaklanmak yerine, annemizin kucağında uyumak isteğiydi..
            
            16 yaşına vardığımızda mutluluğun nerdeyse ileride bir yerde, 18 yaşın döngüsünde olduğunu düşünmek normal.
Reply

cheex_

Gelecekteki kendimle, yaşadığım en ilginç konuşmayı yaşadım. 
          Rüya olduğundan emin değildim, ya da.. bir hatıra olduğundan....
          Belki rüyamdan bir hatıraydı, ya da hatıramın rüyası.. bir türlü emin olamadım. Bir ormanın ortasında.. yanlızdık satranç oynuyorduk..
          
          -"Yaşımıza göre iyi görünüyoruz" dedim 
          -"Hayır, görünmüyoruz.."
          -"Peki.. film yönetmenliğini kasıp-kavurup, Parise gide bildik mi?"
          -"Hayır. Bunu bizim hayatımız boyu hep yapmak istediğimiz şey olduğunu düşündüğün için mi soruyorsun?
          -"14 yaşımız olduğu günden itibaren, evet.." -"Kendimize yapmak istediğimiz şeyin bu olduğunu sanmiyorum."
          -"Hayır.. öyle"
          -"Yanılıyorsun"
          -"Hayır"
          -"O zaman belki istemiş ola biliriz, ama bu gerçekten bizim istediğimiz değildi." 
          -"Ben hala o şeyleri yapmak istiyorum, bu da o
          demektir ki, sen de yapmak istiyordun" -"Hatırladığım kadarıyla, çocuklar geldi ve sonradan
          gerçek bir iş bulduk" 
          -"Ben hiç bir zaman çocuk istemedim, hatırlıyor
          musun?"
          -"Fikrini değişeceksin"
          -"Fikrimi değişmek istemiyorum.. Sloganımızı
          hatırlamıyor musun? "Çocuklar hayalleri öldürür" -"İnan bana, bu fikirlerin hepsi geçicek üstesinden geliceksin"
          -"Ben bunun üstesinden gelmek istemiyorum!"
          -"Sadece zaman ver.. ve Şah ve Mat."
          -"Ben.. olmayı unutdun değil mi?" -"Sen uzun zaman önceydin.."
          
          Kim olduğunun kalıntılarına bakmak çok garip olmalı.. gelecekteki ben, bana 'kötü adam' gibi geliyordu.. belki de asla kahraman olarak kalamayız, kendi hikayemiz olsa bile.
          
          -p.ch

cheex_

And we will never be alone again
          'Cause it doesn't happen every day
          Kinda counted on you being a friend
          Can I give it up or give it away?
          Now I thought about what I wanna say
          But I never really know where to go
          So I chained myself to a friend
          'Cause I know it unlocks like a door

cheex_

REMEMBER WHEN YOU BROKE YOUR FOOT WHEN YOU JUMPING OUT THESECOND FLOOR?
          I'M NOT OKAYYYY
          I'M NOT OKAYYYYY
          I'M NOT OKAYYYYYY
          YOU WEAR ME OUT

cheex_

this message may be offensive
I'm not okay
            I'm not okay
            Well, I'm not okay, I'm not o-fucking-kay
            I'm not okay
            I'm not okay
Reply

cheex_

I'm okay, I'm okay, I'm okay now (I'm okay, now)
            But you really need to listen to me
            Because I'm telling you the truth
            I mean this, I'm okay! (Trust me)
Reply