Bazen, yani en azından yalnız kalabildiğim zamanlarda, evimize gidiyorum. Yatağımıza yatıyorum, senin tarafına. Tabii önce yastığına parfümünü sıkıyorum ki özlem giderebileyim. Sonra yüzümü yastığına görmüyorum, elimi başıma koyuyorum, saçlarıma daldırıyorum. Eskiden sen yapardın bunu, şimdi ben kendi ellerimle senin yaptığını hayal ediyorum. Saçıma öpücükler kondurduğunu hayal ediyorum, beni sevdiğini. Kokumu içine çektiğini… ama sonrasında bir şey oluyor. Telefonum çalıyor veya dışardaki çocukların neşeli sesleri geliyor…ve ben hayal dünyamdan kopuyorum. Hiçbirinin gerçek olmadığını hatırlıyorum. Beni artık sevmediğini hatırlıyorum. Bu sefer yatakta doğruluyorum ve sırtımı duvara yaslayarak oturuyorum. Yastığını kollarımın arasına alıyorum, kokusunu içime çekiyorum… Hayal kurmuyorum bu sefer. Çünkü hayali canımı acıtmaya başlıyor. Sadece seni düşünmeye karar veriyorum. Gülüşünü izliyorum saatlerce. Sonra anlıyorum ki bana gülümsediğin gibi ona da gülümsüyorsun. Ona da böyle davranıyorsun… Ve benim elimde yine hiçbir şey kalmıyor. Tekrar hiçliğime dönüyorum. Ellerimde sadece bir miktar daha hiçlikle geri dönüyorum. Hiçliğime hiçlik katıyorum. Ve yine beni hayata bağlayan hiçbir şey kalmıyor.