Çok berrak olan tek bir gerçek var ki o da tarafını ihanetten seçmiş. İnsan,insana katlanamıyor. Gözler gözlere. Kulaklar,anlatılanlara. Bazen anlattıklarına,diller. İnsandan insanı geçtim,bazen katlanamıyor bile insan kendine. Ne arıyoruz bilmiyorum. Niye geldik onu da bilmiyorum. Tüm bildiklerimi bilmiyor,tüm dilediklerimi umursamıyorum. Umut belki en çok insanlığa dargın. Durun size bir de insanlık ne onu anlatayım. Hiç şüpheniz olmasın ki ne siz biliyorsunuz ne de ben. Ya da şöyle demek daha doğru olur ne siz yaşadınız da gördünüz ne ben. İnsanlık komşuluğun olduğu zamanlardaydı. Kısır yapıp yemekten,akşam muhabbetlerinden bahsetmiyorum. Bahsettiğim şeyi örneklendiremem çünkü ben o cağın insanı değilim. İnsanlık bir canlının başının okşandığı zamanlardaydı. Lütfen kimse hayvan delisi rolünü oynamasın her ne kadar canım cicim de olsanız bir böceğin görüntüsüne yüzünü buruşturanı benden çok tanırsınız. İnsalık dürüstlüğün devrindeydi. Bunu konuşmaya gerek bile yoktur herhalde. Aksi durumda bir de dürüstlüğü anlatmam gerekir. İnsanlık insanlar yan yana yürümeyi normal sayarken vardı. Rütbe,para,şan ve şöhret kaygısından yoksunca... İnsanlık merhamete yanıktı,merhamet insanlığa. Eskidendi insanlık da merhamet de. Çok derim hep dedim kendime "Eskiden güzeldik,eskilerle." Bu sözü de sunduğuma göre size tek bir vahım yok şu dünyaya. Çok özür dileyerek söylüyorum fakat yapılan yardımların siz zordayken çıkmaz asıl yüzü. Yardım edecek kişi de düşsün aynı çukura o zaman görün yardım neymiş asılını.