çok seviyorum abi, çok seviyorum.
şimdi özlüyorum diye kalkıp dikilsem karşısına; iki saat içinde yüzü gözlerimin önünde, elleri kucağında bağlı, yüzündeki beni olduğu gibi durur. ama aramızda gezegenler var. benim onun ellerine ulaşmam için, aşmam gereken koskoca bir düzen var. şimdi ben böylesine büyük bir boşluktayken; sesimin onun sesinin çarptığı duvarlarda yankılanması için silinmesi gereken fizik yasaları var. onun ellerine dokunabilmem için, bileklerimden vazgeçme zorunluluğum var. karşısına çıkıp ben seni, ben sana diyebilmem için boğazıma dizilen kelimelerden arınmam var. onu sevmekten vazgeçecek yürek yok ama, orasını ne yapacağız? benim dünyamın bütün renkleri, onun iki sıra dişine dizilmişken, benim gençliğimin çiçeklerini nasıl renklendirdin? güneşim onun iki göz kapağının arasındayken, ben nasıl gözlerin de kaybolmadım, ben nasıl yaşadım? soludukça onu solumda büyütürken, ben nasıl onsuz yaşarım?