ciuoria

"uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. kayıtsızlık seni farklı kılmadı.
          	
          	ölmedin. delirmedin.
          	
          	felaketler yoktur, başka yerdedirler. ufacık bir bela seni kurtarmaya yeterdi belki de: her şeyini kaybederdin, savunacak bir şeyin olurdu, ikna etmek için, duygulandırmak için söyleyecek sözcüklerin olurdu. ama sen hasta bile değilsin. ne gündüzlerin ne de gecelerin tehlikede, gözlerin görüyor, ellerin titremiyor, nabzın düzenli, kalbin çarpıyor. eğer çirkin olsaydın, belki çirkinliğin göz alıcı olurdu, oysa çirkin bile değilsin, ne kambursun, ne kekeme, ne çolak, ne de kötürüm, topal bile değilsin."

ciuoria

"uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. kayıtsızlık seni farklı kılmadı.
          
          ölmedin. delirmedin.
          
          felaketler yoktur, başka yerdedirler. ufacık bir bela seni kurtarmaya yeterdi belki de: her şeyini kaybederdin, savunacak bir şeyin olurdu, ikna etmek için, duygulandırmak için söyleyecek sözcüklerin olurdu. ama sen hasta bile değilsin. ne gündüzlerin ne de gecelerin tehlikede, gözlerin görüyor, ellerin titremiyor, nabzın düzenli, kalbin çarpıyor. eğer çirkin olsaydın, belki çirkinliğin göz alıcı olurdu, oysa çirkin bile değilsin, ne kambursun, ne kekeme, ne çolak, ne de kötürüm, topal bile değilsin."

ciuoria

eğer ki sana anlatacaklarımın kulağından girip yavaş yavaş damarlarında gezinen kana karışıp kalbine varacağını bilseydim, kendime duyduğum utancı ve nefreti bir kenara koyar, sana sensiz nasıl olduğumu anlatır ve pişmanlık çekmeden seninle olan asla konuşulmayacak lafları zihnimde sona erdirirdim. dürüst olurdum, yaşıyorum demezdim burnum havada bir şekilde- eğer senin yaşamadığını bilseydim, gözlerim kapalı bile olsa göğsünde dinlenmekten çekilmez, yalanlarına boyun eğer ve unuturdum önceki sözlerini- şimdide kalmak için ihtiyaç duyduğum varlığına karşı bu denli çaresiz kalmazdım belki, eğer dinlediğini bilseydim avazım çıktığı kadar bağırırdım ayaklarım fayansın soğukluğundan donmuş bir biçimde, gel derdim, sana çok gel dedim ama o zaman bağırarak derdim belki bu sefer bir şeyler değişir diye içinde, gözünün önünde koca bir kırmızı bidonun içinden çıkan sıvıyı üstüme boşaltır minicik bir kibritle yakardım kendimi yanışımın ne denli sahici olduğunu anlaman için- bilmediğin için yaptığına inanmaya son vermek istemezdim eğer bilmek istediğini düşünseydim, bilmediğin için anlatmaya devam eder ve kabullendiklerin ve alıştığın çaresizliklerinle, sustuklarınla ve boş vermişliklerine karşı savaş halinde kalırdım- seni senden korumak için bir dolu ekmek yerdim ve olduğumdan daha da kocaman olurdum, o aile sofrasında annemin bir lafıyla tutamadığım göz yaşlarının küçüklükten olmadığını öğretişinle ve tutamadığım her şeyle senin kapında beklerken içerden gelen gülüşünün seslerine karşılık o kapının altındaki minicik boşluktan laflarımı düşünmeden eder ve sana seni ne kadar fazla sevdiğimi, ve bu sevginin beni yaşattığını ve beni sevdiğini hissettiğim her dakika hayatın o kadar da zor gelmeyişine tutunduğumdan söz ederdim, sana beni sevmek benim hayatımı kurtarıyor dediğimde yeteri kadar inanmadığın için mi bu şekilde yaptığını bilmeden, benim tüm varlığımla- içimden delicesine gelerek ettiğim lafları içinde kalmayaşına ağlamadan, tekrar tekrar ederdim. 

ciuoria

gerçek olmayan hiçbir şeyi ağzıma yakıştırmam, dilim varmaz, o yüzden adın ağzımda koca bir yalan olmasın diye tir tir titrerim, sana leke sürülmesin diye çabam kadar çabalamadığın için ağlar dururum da bilenemem, söyleyecek şeylerimin hiçbir zaman sona ermeyecek oluşuna ve dinleyecek isteğe sahip olmayışına da bilenmem, ama bir zamanların senine çok mahcubum, onun yüzüne bakamam.
Reply

ciuoria

bir şekilde cesaret edip sana ölümü anlatırken gizli saklı iş çeviren bir velet dikkatiyle, gizliliğine ve saklılığını çözüpte ölümümü anla isterdim, sadece beş harften oluşmayan bu koca kelimenin ağırlığı altında benim kadar olmasa da ufacık ezilmeni, ve yokluğumun sana ölüm gibi hissettirmemesinin ne denli beni sonsuz yok oluşa sürüklediğini söylemek isterdim, anlamanı istediğim şeylerin gün geçtikçe çoğalışını ve asıl çaresizliğin senin kafanda olması gereken şeylere benim de boyun eğmek zorunda kalışım ve bir adımdan çok daha fazla adım geri gitmek zorunda kalan bana ait olduğunu söylemek isterdim, bin defa anlatıp bin defa anlaşılmamış hissedişlerime rağmen sana ve çabana tutunuşlarımı anlatırdım sesim içime kaça kaça, ben yaptım sen de yap demekten korka korka senden sadece sevgi beklerdim. çok ama çok uzun zaman sonra, hayatı o kadar da benden nefret etmiyor bilmişken seninle, gidişinle tek çarenin ölümden başka bir şey olmadığını bir kez daha yüzüme vurmuşken sen- bu sefer kafamın oyunları olmadan- göz yaşlarımı tutamıyorum, nefes alamıyorum, sahtece bile yaşayamıyorum, ve sadece inanmadığım allaha yalvarıyorum.
Reply

ciuoria

birinci saat yirmi beşinci dakika, bruce almighty

ciuoria

içim önce ufacık yandı sonra derin dondurucuda beklemiş dondurma kadar soğudu, buzlar üstüme üstüme geldi bir etin altında ezildim, içi bonibon dolu peçete de yanımdaydı, bonibonları boşalttım bir kenara göz yaşımı sildim o peçeteyle sonra da erimek için terk ettim asıl mekanımı. aniden doğan güneşle bakıştık, onun ruhuna eş değildi pek- ses etmedim
Reply

ciuoria

içi küfür dolu ağızların içinde gezinen bir avuç ekmek kırıntısı kadar bir anda içim gitti sustum rüzgarım esti gürledi ama hiç fısıldamadı, ben onu o yüzden bebe belledim- hikayede bir yanan yok yananın olmasını bekleyen varsa, ben bekledim hatta biraz uğraştım yanan ben olmak için, hatta dedim kendi kendime sütyen arasına sıkıştırılan bi çakı var o da anca benim yüreğimi keser diğerlerine dokunmaz, bana gelince ali kıran bilmem nedir ama başkalarına sütten kaçışmış akkaşık beller kendini, sessiz sakin kalır aynı benim içim gibi. öyle olmadı şöyle oldu, başka şeyler dedim, gözlerimden bir tanesi girdi yastığa, limon sıkılmış gibi ağlayınca çok ağlayınca deli divane yanıp zırlak olunca gözlerim suskun suskun oturmayı bilirim ben dedim, susturulmaya ihtiyacım olur ve o an ağzım kurur, üç gün önce başlar susuzluğum dedim, on yaşında bir veledin üç ayların başında deli divane sokakta gezinip ağzı kuru eve dönmesi gibi bir şey olur, o velet gizli gizli dayar ağzını musluğa içer doyurur midesini ben yapmam, onlar da susar otururlar öğretmek ister gibi susuzluğu ve suskunluğu dedim. sonra sustum sonra susmadım, sigaramı saracak biri var mı diye seslendim bi ara da duyan olmadı. önce dil sonra kulaklar sonra sorular azaldı, sonra azalışlar koca bir bitiş oldu, denemelerin son demlerini yaşarken herkes bildi olmayacağını istenen şeyin, bilişler doğru çıktı- bu hikayede yanan olmadı ama biten çok oldu kısaca-

ciuoria

unutmuyorum ben de hiçbir şeyi, daha beteri oldu mu bilmiyorum bu dilimin kesilişinden 
Reply

ciuoria

o kadar ince ki larvaların zihnimde mini adımlarını duyuyorum, içim ürperiyor yine ses etmiyorum halimin ne olduğuna dair kimseye- basit buluyorum her şeyi, her şey geçer diyorum geçer biliyorum, ama ne kadar basit olursa olsun geçişler, benim içine sinsice dahil olduğum, kimsenin beni istemediği o dar alana kendimi sıkıştırışımla hiçbir şey basit kalmıyor, bir yok olma oluyor, bir yok etme oluyor, bir nefes almadan nefes alma göz yaşı dökmeden göz yaşı dökme oluyor, sonra da derin bir suskunluk oluyor 
Reply

ciuoria

ama heyecanlanacak bir ihtimal de kalmadı, hepsi kafamın oyunu ve beni ince ince çürütüyor
Reply

ciuoria

mini bebeklik anıları ve yakın bi zaman diliminde beynimin tamamını işgal etmek üzere varlığını sürdüren diğer tüm anılarla sonsuza kadar asla bitmeyecek bir nefretle çatışmalar, kokusu tozlu bi kitabın içindeki tozların hepsinin burnuna girip oynaştıracak kadar sahici, o hapşırıktan önceki son yedi saniyede aklına gelen binbir laf kalabalığından sonra hastalık dolu pisliklerle buluşturman havayı ve en sonunda durman gerektiğini fark edişin, duraklama, biraz daha duraklama, komediye vurup klasikleşmiş cümleleri sıralama, her trajedi komedidir dooooostum deme beş o'lu bir u'lu, eski evimi özlüyorum ve hava artık vantilatörün önünde çırılçıplak oturmalık, ter döküyorum her saniye ama kişisel olarak bisikletin pedallarını tercih ediyorum debriyaja- umarım debriyaj yok olur

ciuoria

ama sonraki olmayacak basitçe, sevgili debriyaj, o haftanın içinde kalacaksın
Reply

ciuoria

birikim yapıyorum içimde bir anda fırlatıp atmak için her şeyi, daha uzun olsun diye bir sonraki 
Reply

ciuoria

sevgili debriyaj, seni anlatmayı ne denli isterdim asla susmayarak bilmiyorsun
Reply