yalnızca bir gülümsemeydi, hepsi bu. her şeyi düzeltmiş değildi. hiçbir şeyi düzeltememişti. belli belirsiz bir tebessüm. minicik bir şey. ormandaki bir yaprak; ansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı yaprak. ama kollarımı ardına kadar açıp onu kucaklayacağım. bağrıma basacağım. çünkü bahar gelince, karların tek tek, tane tane eridiğini biliyorum; belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum.