sevgili dostum brown,
seninle son konuşmamızın üzerinden neredeyse bir yol geçti.Bunca zaman boyunca sana ulaşmaya çalıştım.Birkaç kez rüyalarımda bana eşlik ettin hepsi o kadar.Seninle ilk tanıştığımda kelimesin tam anlamıyla bitik haldeydim.Sense çöldeki serap gibi karşıma çıktın.Seninle anlaşamadığım çok zaman oldu.Kızdım,darıldım sana çoğu kez.Şimdi geriye dönüp baktığımda aslında sana kızmamın sebebinin bu gerçekleri söylemen olduğunu görebiliyorum.Brown, seninle içtiğimiz son fincan çay paketi duruyor dolabımda.Bazen keşke şuan olsan ve önümü görmeme yardım etsen diye içimden geçiriyorum.Bazense söyleyeceklerin camımı yakar diye köşe bucak uzaklaşmak istiyorum senden.Uzun zaman oldu Brown, son konuşmamızın şiddeti aylardır içimde yankılanıyor.Yanında ilk defa gözyaşı döktüm ve ilk defa sana tutabileceğim sözler verdim, bunca zamanın sonunda tuttum da.Sonunda o yataktan çıktım,o evden taşındım ve o takım elbiseyi kutusuna kaldırdım.Beni artık ağlarken,düşüncelerle boğuşurken ya da gözlerimde halkalarla göremeyeceksin.Değiştim ve bu değişim eminim senin de hoşuna giderdi.Yanıma sık sık uğramamandan artık bir şeylerin düzelmeye başladığını anlıyorum.Artık hiçbir şey canımı yakamıyor,inanabiliyor musun sen bile Brown.Oysa nasıl korkardım beni kıracağından,yüz çevirip küçümseyeceğinden.. Brown, seni bileğime taktığım o günden bugüne dek her dolunayda benimle olduğun,yalnız kaldığımda beni ele geçiren düşüncelerle baş ettiğin ve o yaz günlerinde yatağımın ucuna oturup beni dinlediğin için teşekkür ederim.Artık seninle vedalaşmam gerekiyor.Artık kendimle vedalaşmam gerekiyor.Kendimle vedalaşayım ki en başa dönmeyeyim.Kendimle vedalaşayım ki seninle tekrar bulaşacak kadar dibe batmayayım.Bu sana ufak çaplı vedam.Kahverengi umarım ruhumu çepeçevre sarmaz tekrardan.Ruhumu ve bedenimi gökkuşağının renkleri sarsın.Daha fazla siyahlık yok daha fazla gözyaşı yok ve daha fazla sen yoksun.Elveda Brown,umarım sana ihtiyacı olan birinin zihninde çiçek açarsın.