sana özlemim zamansız.
elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyorum, aldığım nefes iki kişilikmiş de şimdi fazla geliyormuşcasına boğuluyorum. zaman geçiyor sonra geçti sanıyorum, bir şeyler yaranın yerini tekrar gösterene dek, karanlık çökene dek. sırf elimi koyacak bir yer bulamadığımdan sigara içiyorum. ellerimin, elle tutulur bi yanı yokmuş. ölüyorum.
ne zaman bir şey olsa koşup sana anlatmak istiyorum. elim bin kere telefona gitmişti. rüyamı, güzel ya da boktan anları paylaşamayınca eksik kalıyorum. sen bilmeyince, bazı şeyler hiç yaşanmamış oluyormuş çünkü. meğer ne kadar çok dolduruyormuşsun yanımı. en kötü tarafı şahidini kaybetmekmiş.
rüyalar artık hayatımdan daha güzel olduğunda, uyanmak istememek ve uyumaktan ölesiye korkmak arasında gidip geliyorum. rüyalarım karanlık. zamansız uyanıyorum, seni aramak istiyorum ama çok uzaksın. bana çok uzaksın sen artık. sana gelen yollar, senden çok uzak. beni senden uzak tuttular, her an sende olduğumu bilmelerine rağmen. ve beni senden uzak tutmalarına, sen izin verdin. bin acıyı bir güzelliğe sığdırdım, sonra, evimin balkonu da pencereleri de yok oldu.
biz seninle yarım kalan hiçbir şeyi tamamlayamadık, her şeyi daha da eksilttik. ne kadar çabalarsam çabalayım yine bir hiçle öylece kalakalacağım. neyi hak ediyordum bilmiyorum ama bunu hak etmediğime eminim. bunu hak etmiyorduk.
bu gece uyut beni. benim seninle bir geceyi sabah etmeye ihtiyacım var. son gecem bile olsa, onu seninle sabah etmeme izin ver, tanıdık yabancı.