cumartesiy4lnizligi

dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
          	ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
          	kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
          	kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
          	gözlerine baktığım zaman Sitare
          	bütün çöllere ay doğuyor

cumartesiy4lnizligi

dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
          ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
          kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
          kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
          gözlerine baktığım zaman Sitare
          bütün çöllere ay doğuyor

cumartesiy4lnizligi

zeminde söndürüyorum sigarayı, parkede siyah bir iz bırakıyor. bir süre öylece izi inceliyorum. ben gitsem, ev yıkılsa, parçaları bir enkaza dönüşse dahi kalacak bir iz, benden bir iz. yutkunuyorum. anlıyorum ki, o da kalbimde nice sigaralar söndürmüş.
          - dalgın ölü.

cumartesiy4lnizligi

çok sonra yazılır 
          içinde yaşadığın günlerin şiiri
          belleği vardır yaraların 
          kapandıktan sonra da işleyen 
          hatta aynı kalmayan kişileri 
          sökülmüş zamana gönderen
          zarfı açar ya da kaparken 
          adres yanıltmasın sizi 
          kendinden bile taşınır insan 
          ne sokağın kalbi, ne kalbin evi
          yalnızca şiir kendini seyrediyor şimdi
          
          Artık burada oturmuyor bu şiiri yazan
          
          -Murathan Mungan

cumartesiy4lnizligi

"Çürüme ve yozlaşma beni daha çok çekiyor."
          
          "Peki ya sanat?"
          
          "Sanat bir illettir."
          
          "Aşk?"
          
          "Bir yanılsama."
          
          "Din?"
          
          "İnancın yerine geçen moda akımı." "Sen bir septiksin."
          
          "Asla! Septisizm inancın başlangıcıdır."
          
          "Nesin peki?"
          
          "Tanımlamak sınırlamaktır."
          
          Dorian Gray'in Portesi, 224

cumartesiy4lnizligi

"Unutma, sonuçta ben bir çocuk sayılırım. Daha önce hiç aşık olmadım."
          
          "Ben de, İkimiz de çocuğuz. En büyük şansımız da şu ki ilk aşklarımızı birbirimizde bulduk."
          
          "Ama bu imkansız!" diye çığlık atarak hızlı ve öfkeli bir hareketle gencin kollarından sıynıldı. "Senin için imkansız. Sen denizcisin ve denizciler, duyduğuma göre şeyleri varmış...
          
          Sesi giderek söndü ve sustu. "Her limanda bir sevgili edinmek gibi bir alışkanlıklanı varmış" diye onun sözünü tamamladı Martin, "Bunu mu demek istemiştin?"
          
          "Evet,' dedi kız alçak bir sesle. "Ama bu aşk değildir."  Martin güven veren bir sesle konuşuyordu. "Birçok limanda bulundum, ama o akşam seni ilk gördüğüm ana kadar aşkın bana bir kez bile dokunup geçtiğini hatırlamıyorum. Biliyor musun, o akşam sana hoşça kal deyip çıktıktan sonra neredeyse tutuklanıyordum."
          
          "Nasıl yani?" 'Öyle işte. Bir polis benim sarhoş olduğumu sandı ki sarhoştum da... senin aşkından."
          
          Martin Eden, 208