dailoved

oğulcan kütük kedisi öldüğünde "bakalım şimdi kim kaldıracak beni bu duvarın dibinden," demiş.

vantekissed

merhaba. benim adım daimini.
          ismimi güzel bebeğimden ve çok sevdiğim bir adamdan alıyorum, bu hikayeyi çok kez anlatmış olmalıyım. o yüzden şimdilik geçsek sorun olmaz diye düşünüyorum.
          
          onbeş yaşındayım. bazen onaltı diyorum. büyük hissettiğim zamanlarda, büyümüş gibi geldiğinde, “vay be, bu acı beni büyüttü.” dediğimde mesela. ya da vante’ye yakın olmak istediğimde, onu bensiz bıraktığım zamanı kapatmak istediğimde, “bak ondördümde buldun beni şimdi onaltıyım, mucizeyiz.” demek istediğimde. ya da tüm acıya ve yaralara rağmen hala dizinin dibindeyim diye bir şeyler anlatasım geldiğinde. biliyorsun işte. motor taklidi ya da abuk subuk bir siyaset konusu ama hiç içinden çıkamayacağımızı da iyi bilerek, seni güldürdüğümde. seni çok öpmek istediğimde ya da seni çok fazla sevdiğimde. hani kalbim patlayacak diyorum ya. evet, kalbim patlama noktasının dibinde zıplamaya başladığında falan.

vantekissed

ve âşkım, tüm bunlar için teşekkür ederim. bu benim seni çok sevdiğimi anlatma şeklimdi. hani uzun uzun çok seviyorum cümlelerine benim dilimde tekabül edenler gibisinden. kalbim bir kuş kadar hafif, yokluğun tam boğazımda ağlatmak için hazır, ama öyle olsun. yokluğunun acısına da minnettarım varlığınla neşelenmek için. sana çok âşığım. ve çok çabalıyorum. tüm bunların üstesinden gelebilmek için.
Reply

vantekissed

bak bir de her bir kelimeni sesinle okumak güzelliği var bu işin içinde. rastgele bir şeyleri anlatıyorum senin yaralarımı sarma itinanın tamamen aksine. ne dolambaçlı cümleler ama değil mi. zihnim durmuyor ki. zihnim seni severken sana yazarken şelale. yok ben eminim çok güzel bir kitap yazacağım ben büyüyüp seni öpünce. nasıl hissettiriyormuş asla tam olarak anlatamayan kelimelerle anlatacağım sonra. hani bilirsin ya güzelim, anlatılamayan şeyler bazen daha iyi hissettirir. öyle bir şeyler olacak. ne diyordum. gözlerin çok güzel. öpebildiğim an kalbim kanatlanıp uçacak sanırım. umarım bir gün, çekiklerinden, öperim.
Reply

dailoved

"bazen kendimi nereye atsam bilemiyorum. bir huzursuzluk gelip çekiyor beni kucağına. senden başka bir şey de düşünemiyorum. zaman duruyor. ya da çok hızlı geçiyor, hiç ortası yok, bilmiyorum. hayatın neresinden bakarsam bakayım sensiz olma düşüncesi mideme kramplar sokuyor, acıyla iki büklüm oluyorum, dünyanın neresinde sensiz yaşanır ki. hiçbir fikrim yok. sanırım seni çok seviyorum ve bu birden gözümde dünyanın en tehlikeli eylemi oluveriyor, korkuyorum." 

vantekissed

seni denizler kadar çok seviyorum, bu yeterli gelir mi bilmiyorum, suyun içindeki moleküller kadar fazla seviyorum, kimyam kötüdür ama o suyun dibindeki taşların atomları kadar da sıkı bir şekilde bağlıyım sana kalbimle. seni denizler denizler denizler kadar seviyorum ve bir balık heyecanıyla dudaklarına konuyorum âşkım.

dailoved

bir çiçek açtığında bir eski avluda, diyor ki; çalıda sarı bir çiğdemim ben ve senin çok eski cümlen.
          sen otursan, gitmemiş ki* olsan, ben sana bir eski endülüs avlusu,, istersen serin bir portofino getirsem ya da yedigöllerin yedisini birden.
          bir çiçek açtığında bir eski avluda, diyor ki; her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken buldum buluşturdum kendime geldim, tek eksik sensin. incecik, çilli bir dille sen de gelsen.
          ben sana kırmızı kiremitli bir çatı, begonviller ve bir mavi kapı ve illa amansız bir avlu getirsem.
          dünya soğur, akşam serinlerken, benim sensiz sevinecek bir şeyim yok. 
          kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim, ve işte en geniş cümlem: 
          
          içimi açtım sana, içini açmak için.

dailoved

bunca yıl hiçbir şeye yetmediğimi sandım, dünyadaki tüm ayrılıkların benden sorulduğundan emindim. şu evrendeki konuşamayan tek papağan, yüzmekten korkan tek balık, zıplamaya üşenen tek kanguru, uçmaya yeltenmeyen tek kuş, kükremekten çekinen tek aslan, başını gömmekten ürken tek devekuşu, ışığını gösteremeyen tek ateşböceği, şans getirmeyen tek uğurböceği, ateş saçamayan tek ejderha, tünel kazamayan tek karınca olduğuma inandırılmıştım. kırılgan şeylerin şiddetini anlatacaktım. çünkü bunu yakından tanıyordum.