deadlyyfeelingg

Bir şeyler eksik, dedi editör. Hayat böyle bir şey değil mi zaten? Hep baki bir soru işareti orada öylece durur. Parçaları bir araya getiremezsin. Ve buna da "aşk" derler.
          	

deadlyyfeelingg

Müzeyyen'deki tuhaflığın ne olduğunu sonunda anlamıştım. Müzeyyen hiç flört etmiyordu. Gözlerini kaçırmıyor, heyecanlanmıyor, dili sürçmüyor, dudaklarını ısırmıyor, kendinden bahsetme konusunda en küçük bir heves göstermiyordu. Ya beni etkilemek gibi bir derdi yoktu ya da beğenilmeye çok alışkındı.

deadlyyfeelingg

"Tüm yaşamı boyunca aşkın yokluğunu hissetmiş, aşka aç yaşamıştı. Doğası aşkı arzuluyordu. Varlığının yapısal bir ihtiyacıydı aşk. Buna rağmen hep aşksız yaşamış, bu süreçte de katılaşmıştı. Aşka ihtiyaç duyduğunu fark etmemişti."

deadlyyfeelingg

"İnsanlar kendilerinden daha çok şey bilen birini çevrelerinde görmekten hoşlanmazlar. Sinirlenirler. Doğru konuşarak onları değiştiremezsin, kendileri öğrenmek istemelidir, onlar öğrenmek istemiyorlarsa bir şey yapamazsın, ya çeneni kapar ya da onlar gibi konuşursun."