dediveekledi

Mektubuma nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
          	
          	Uzun zamandır ihmal ettiğim bir ütopya var içimde. Kendimle müzakerelerin tarihini bir türlü netleştiremiyorum. Aptal aptal bakma bana, ben ne zaman müzakere desem Avrupa Birliği gelir dayanır kapıma. Ve gözlerinin benden uzak olması zaten saçma bir ihtimal değil mi? Dolaylı veya inişli çıkışlı ya da herhangi bir yoldan anlayacağın gibi, siyaset ile aram bok gibi.
          	
          	Lütfen yadırgama hallerimi. Evet bu biraz arabesk, biraz ter kokusu ve biraz da senden….
          	
          	Kimse Sana benden daha gerçek gelmedi, ki ben de gerçek gelmedim sana. Ya da tersi tam da. “öl, terket, sev” tam olarak böyle bir şey. Sahi söyler misin penguenler paytak adımlarla nereye kadar gidebilir. Düşünsene, düşün işte, yüzlerce penguen paytak paytak ve üstelik koşabildiklerini zannederek sana doğru geliyor. Çelişki evet. Korkar mısın, güler misin?
          	
          	İmla hataları, noktalama bozuklukları, karmakarışık betimlemeler fazlası ile avangard. Bütün bunlar önemsizleşiyor.
          	
          	Lütfen biraz huzur alabilir miyim, lütfen dizleriniz yerinde mi? Çalıntı ve deforme biz söz ile “lütfen hüznünüzü de getirin yanınızda”. Olmadı iki yumurta kırar, çay demleriz. Belki içeriz, belki durup bakışırız. Ben senin sığ gözlerinin huzurlarında boğulayım sen de çayımı tazele, ekmeğimi uzat. Olabilir, belki benim gözlerimde senin huzurun yoktur, bulamayıp kaybolabilirsin, girmek istemezsin, bakmak istemeyebilirsin de. Olsun, kızmam, kızamam ki. Ben yine sığ gözlerinin huzurlarında boğulurum.
          	
          	Bu yüzden yazdıklarım biraz karmaşık gelebilir sana. Benim yerime sen yazar mısın?
          	
          	

dediveekledi

Mektubuma nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
          
          Uzun zamandır ihmal ettiğim bir ütopya var içimde. Kendimle müzakerelerin tarihini bir türlü netleştiremiyorum. Aptal aptal bakma bana, ben ne zaman müzakere desem Avrupa Birliği gelir dayanır kapıma. Ve gözlerinin benden uzak olması zaten saçma bir ihtimal değil mi? Dolaylı veya inişli çıkışlı ya da herhangi bir yoldan anlayacağın gibi, siyaset ile aram bok gibi.
          
          Lütfen yadırgama hallerimi. Evet bu biraz arabesk, biraz ter kokusu ve biraz da senden….
          
          Kimse Sana benden daha gerçek gelmedi, ki ben de gerçek gelmedim sana. Ya da tersi tam da. “öl, terket, sev” tam olarak böyle bir şey. Sahi söyler misin penguenler paytak adımlarla nereye kadar gidebilir. Düşünsene, düşün işte, yüzlerce penguen paytak paytak ve üstelik koşabildiklerini zannederek sana doğru geliyor. Çelişki evet. Korkar mısın, güler misin?
          
          İmla hataları, noktalama bozuklukları, karmakarışık betimlemeler fazlası ile avangard. Bütün bunlar önemsizleşiyor.
          
          Lütfen biraz huzur alabilir miyim, lütfen dizleriniz yerinde mi? Çalıntı ve deforme biz söz ile “lütfen hüznünüzü de getirin yanınızda”. Olmadı iki yumurta kırar, çay demleriz. Belki içeriz, belki durup bakışırız. Ben senin sığ gözlerinin huzurlarında boğulayım sen de çayımı tazele, ekmeğimi uzat. Olabilir, belki benim gözlerimde senin huzurun yoktur, bulamayıp kaybolabilirsin, girmek istemezsin, bakmak istemeyebilirsin de. Olsun, kızmam, kızamam ki. Ben yine sığ gözlerinin huzurlarında boğulurum.
          
          Bu yüzden yazdıklarım biraz karmaşık gelebilir sana. Benim yerime sen yazar mısın?
          
          

dediveekledi

"Artık yanına kimse yaklaşmayı göze alamaz olmuştu; Handel tam üç hafta boyunca odasından dışarı çıkmadı. Yemeği önüne konulduğu zaman sol eliyle acele acele ekmeği ufalarken sağ eliyle yazmayı sürdürüyordu."
          
          Stefan Zweig - İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
          
          

dediveekledi

" Suya inanın. Dağlara, kuşlara ve de güneşe. Nehirlerin üzerindeki ışıltılara. Şehrin yapay renklerine değil ama, yıldızların sönüp sönüp yeniden dirilen umutlu parıltısına, yapraklarda hışırdayan türkülere ve yolların kederinin güzelliğine inanın. Sizi gerçekten kucaklayan başka ne olabilir ki ? "