Çocuk karanlık gecenin koynuna atmıştı kendini başka kimin kollarının arasına girip sığınabilirdi ki zaten,arnavut kaldırımlarlarla döşenmiş bir sokakta düzenli sıra ve aralıklarla yerleştirilmiş sokak lambalarının cızırtılı seslerini duyabiliyordu oysa kulaklığı takılı değil miydi? Duymaması lazımdı. Takılıydı, kulak deliğinde varlığını hissedebiliyordu; hatta bir ara şarkı sözlerinin devam ettiğini de duymuştu ama listesindeki şarkılarında sonuna gelmişti demek ki.sahiden kaç sokaktan geçmişti bu gece,kaç dışarıdan ışığı yanan ama içeride ışıkları sönmüş insanların yaşam sürdürdüğü evin önünden geçmişti,kaç yaşanmışlık ile yazılan şarkının kelimeleri üzerinde düşünmeden dinlemişti şarkıları bu gece?Pek de umurunda değildi şarkı sözleri ya da şu an sözlerin bestelerle birleşimini dinlemek, sadece yürüyordu.Kendinden kaçıyordu, dışarıya aktaramadığı düşüncelerinden kaçıyordu bu gece...
Çocuk çok yalnızdı,mutsuzdu,kendini anlatmaya çabaladığında anlaşılmıyordu abarttığını,deli olduğunu ya da nazlandığını varsayıp çocuğun ne kadar haklı olduğunu bildikleri hâlde kendilerine yapıldığı gibi susturulmayı,susmayı öğretmeye çalışıyorlardı.Çocuk da bunun farkındaydı ama elinden bir şey gelmiyordu.Aslında bir yerlerde kendisini anlayanlar ,ona hak verenler vardı, hissediyordu ama çok uzaktalardı.
Bir sokağın daha sonuna gelmişti.Bu ara sık sık evdekiler yattıktan sonra anahtarını alıp geceleri çıkardı çünkü gündüzleri dolaşmayı tercih etmiyordu; insanları görmek istemiyordu.Hayır ,hayır bu nedeni kesinlikle insanlardan nefret ettiğinden dolayı değildi:İnsanların gözlerindeki yaşanmışlıkları görüp tahlil etmek ve onları anlamak onun canını yakıyordu.Bir mezarlığın önündeydi.Nedense onca sokak geçmişti fark etmemişti ama mezarlığın önüne gelince duraksadı,mezarlığın kapsından içeri girmedi ama mezarlık ve karşı kaldırımın olduğu aradaki boş yolu geçerek kaldırıma oturdu.