O ruhu kırgın bir adamdı. Eğildi kulaklarıma aylarca, beni bana fısıldadı.
"Seni sana fısıldadım kadın. Kapattım ağzımı, ruhumla anlattım. Dokunamayacak, hayır hayır dokununca inciteceğimi düşünecek kadar, incinince akan gözyaşlarından korkarcasına sevmek... Gel de bana sor kadın. Seni en iyi ben anlatırım sana, senden çok. Oturduğumuz ilk kaldırımdaki bakışların aklımı çeler ara ara. Nasılda masum, nasılda... o bakışlarını anlatacak kelime bulamıyorum kadın. Senin parlak zifirinden kaçarken karşımda buldum seni. Ne ayaklarım geri gitmek istedi ne zihnim. Yeniden sen diye delirmekten korkmadım o gün kadın."
O ruhu terk edilmiş bir kadındı. Kaldırdı başını, aylarca beni aradı.
"Kendimi senden dinledim bayım. Kapattım kulaklarımı, ruhumla dinledim. Artık güzelim, ben bir kadınım, tattığım hiç bir sevgi beni en rezil halimle seven sen kadar huzur vermedi. Kaç gece seni aradım sokaklarda. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğim halde sana dair iz aradım. Kaç mezarlık dolaştım, sayamadım. Birden karşıma çıktın, gördüm... Gözlerindeki ben ihtiyacını, çaresizliği, umutsuzluğu... Bu sefer tekrar kayamazdın ellerimden. Sardım ruhunu ellerimle yağan yağmurdan korurcasına. Beni tekrar sever misin bayım?"
Belki iki aşık insanın birbirlerine son sözleri bunlar. Evet evet aşk, o her zaman hissettiğinizi sandığınız fakat basit oyuncaklardan ibaret olan duygularınız değil, aşk.
Bugün kadın ölürse adam ömür boyu öldüğünden habersiz kırgın kalacak kadına.
Bugün adam ölürse kadın ömür boyu öldüğünden habersiz terk edilecek defalarca adam tarafından.