Aşk mıydı o?
Olsa tanırdım, bilirdim üstelik. Tamam, belki çok uzun zaman oldu uğramayalı kapıma, çalmayalı zilimi. Ama aşk olsa tanırdım çoktan.
Peki, aşk değildi diyelim o vakit neydi bu ateşler kor sıcak hali, neydi bağlayan, neydi avare eden beni. Bir başka diyarda desinler, kanatırdı dudaklarımı sinirden dişlerimi. Onu hele bir görmeyeyim önümde boylu boyunca uzanan bahçeler, açılan çiçekler, gökten inen o güzelim pamuk bulutlar. Bir su gibi aktı ömrümden..
Aşk mıydı o?
Değilse ardında bıraktığı bu binyıllık yorgunluk ta nedir? Bir türlü doyulamayan o koku, o ten. Aşkı her satır arasına ismini her cümlenin başına koymalar. Gizliydi ya. Kimse görmeden, kimseye görünmeden saklı saklı buluşmalar. Polisiye filmlerde olur böylesi.
Görmesem, az öteye gitse sesi. Duvarlara çarpan gölgem, merdivenlerden yuvarlanan kalbim, telaşla ocağı acık bırakıp yanan heyecanım, dalından kırılan güllerim, ötmeyen bülbülüm. Sorsak bilirler mi aşkın o olup olmadığını?
Hatırlanır mı ismim, isminden düşünce. Saçların dağılır mı yine rüzgârdan aşk değilse.
Ben bilirim.
Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi
Aşktı o! Beni durup durup yenileyen
Oydu! Duygulu yapan hoyrat ellerimi
Oydu, doludizgin gidişime dur diyen
Ümit Yaşar Oğuzcan