destrunken

üç.

destrunken

balonların var hâlâ.
Reply

destrunken

iyi ki doğdun s.
Reply

destrunken

gölgesizler.

destrunken

yoktum sanki gözlerinde; ellerim kentteki milyonlarca elin salınımından devşirilmiş bir uzantıydı sözgelimi, yüzüm yüzlerce yüzün kayıp bir yansısı ya da merdivenlerdeki duruşum binlerce kez paylaşılan bir duruşun uzak bir kalıntısıydı.
Reply

destrunken

geçtiği yerlerde sessizliğini bile bırakmıyordu sanki, geçmişliğini bile bırakmıyor ve her şeyiyle daha derindeki karanlığa doğru yürüyordu.
Reply

destrunken

umutsuzdum artık, ne yaparsam yapayım, hangi sokağa dalarsam dalayım, geldiğim yeri bulamıyordum. bir el, belleğimin düzeniyle oynamıştı sanki, ya da kentin kimi sokaklarını silmişti yeryüzünden, belki de anahtar sokak hangisiyse onu alıp başka bir kente götürmüştü.
Reply

destrunken

akhilleus’un şarkısı.

destrunken

karanlıkta iki gölge, umutsuz, ağır alacakaranlıkta birbirine uzanıyor. elleri birleşiyor ve ışık, yüz altın kupadan dökülen bir güneşmişçesine sel olup yayılıyor.
Reply

destrunken

taşta akhilleus yazıyor. yanında da patroklos.
            “git,” diyor. “seni bekliyor.”
Reply

destrunken

akhilleus’un küllerini benim yattığım altın kupaya topluyorlar. küllerinin benim küllerimin üstüne düşüşünü hissedecek miyim? pelion’da kırmızı yanaklarımıza soğuk soğuk konan kar taneciklerini düşünüyorum. ona duyduğum hasret açlık gibi, içimi boşaltıyor. akhilleus’un ruhu bir yerde beni bekliyor ama erişebileceğim bir yer değil orası. bizi gömün ve mezar taşlarına adımızı kazıyın. bırakın özgür olalım. külleri benimkilerle karışıyor. hiçbir şey hissetmiyorum.
Reply

destrunken

vincit omnia veritas! 

destrunken

modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum.
Reply

destrunken

birleşmemiz radikal olacak.
Reply

destrunken

kutsal kitaplar gibi içime sinmişti adın.
Reply