Gözüme girer ne bir uyku,
Ne de görünür bir serap.
Tek gördüğü, bir kara toprak
Üzerindeki dikili taş.
İçinde tanıdık bir beden,
Ruhu dolaşan
Yorgunluğu atanın mutluluğu,
Okunuyor ölülerin uğultusu.
Zor muydu diyor kendi kendine;
Burası serap, orası yalnızlık uykusu.
Yer mi değiştirmişti her şey?
Mutluluğu, yalnızlığı
Korkusu, kuşkusu.