Senden gidemese de yüreğim, gökyüzüne inat yeşeren çiçeklerim vardı.
Engin bir mavi, kuşlarla nefes alan bir gökyüzü.
Nefes, nefese bir çarpıntı..
Sonra sen geldin, aşkın bir masal olduğunu düşünürdüm oysa.
Yüreğimde ürkekçe çarpan serçelerin sadece bir söylenti olduğuna inandırmıştım benliğimi.
Ilk gözlerimdi yenilen..
Bakışlarım bana inat sadece seni görür oldular.
Sonraysa mimiklerim girdi işin içine.
Engel olmak istedim kendime, görmek istemedim seni. Yine de sana takılıp kalan gözlerime engel olamadım işte.
Ardından görünmez zincirlerle bağladım yüreğimi.
Sana bakmak istemeyen benliğime inat bedenim söz dinlemez oldu.
Korktum, kaçmak istedim senden..
Çünkü bir masal dünyası değildi yaşadığım dünya.
Dudaklarımdaki mührü kırıp dokunduğun da ilk defa..
Binlerce çiçek açmayacaktı ya da masalsı bir gökkuşağı sarmayacaktı dünyamı.
Sevgisiz bir şekilde büyüyen küçük bir kızdım ben, kanatları çıkamadan kan revan içinde kaybolan aciz bir yürek.
Bir insanı ailesi bile sevmezse başka kim sevebilirdi ki?
Sen en büyük mücadelemsin aslında, aşkı hiç bilmeyen ben ve karanlığıma bulaşan sen.
Seni ben değil, yüreğim seçti sevgili.
Yüreğimdeki Mavi...