lambaların cini benim ve bir isteğinizi bile getirmiyorum yerine. lambayı öpseniz, yerden yere atıp kırsanız da çıkmıyorum içinden. kaybolamıyorum, kayboldukça yeni bir şey buluyorum istemeden. bir yerse kaybolduğum, bir anda kaşif oluyorum; bir kumaşsa terzi, bir ağaçsa marangoz, bir meyveyse aşçı, yaraysa merhem. en çok kendim oluyorum ama; ne olursam olayım kendi kapılarımın önünde buluyorum kendimi. kapıyı açıyor içeri alıyorum üşümesin, hasta olmasın diye.