"Koluma öldürmeyi, gözlerime acıyı seyretmeyi, dudaklarıma en müthiş hallerde bile gülümsemeyi öğrettim. Bir zamanlar olduğum gibi iyi, inanan ve affeden insandan; kinci, kurnaz ve zalim yahut sağıe gibi duygusuz ve kader gibi kör bir insan meydana getirdim. Sonra önümde uzanan yola düştüm, karşıma çıkanları felaket içinde bırakarak hedefime ulaştım."
Monte Kristo Kontu'nu bitirdim. Kitabın sonlarında kafayı yememek imkansız. Mercedes'e karşı nasıl bu kadar acımasız davrandı Edmond, diye düşünmekten kendimi alamadım. Ona sadakatsiz diyordu ama kendisinin herkes tarafından öldüğü düşünülüyordu. Üstelik Mercedes, Edmond hapse düştükten sonra yaşlı ve hasta babasına bakmayı teklif edecek kadar iyi bir insan. Yıllar sonraki son konuşmalarında ise Mercedes 39 yaşında olmasına rağmen 50 yaşında gözüktüğünü söyleyip bunun nedeninin yıllarca Edmond'un yasını tuttuğu olduğunu söylüyor. Ve yine sevdiği tek kişinin o olduğuna dile getirip yalnız ve acınası bir şekilde adını sayıklıyor...
Tamam kitabı okurken Edmond'a çok sinirlendim ama evet o ruh halindeki bir adam için verdiği tepki mantıklı olabilir. Yıllarca hapis yatıp, her şeyini kaybeden, neredeyse delirecek -ve belki de delirdi de- bir adam bunları görmemiş olabilir. Ama yine de keşke böyle olmasaydı...